HDP'nin seçim stratejisi
HDP'nin seçim kampanyasını AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığı üzerine inşa etmesi doğru değildi. Bu seçim stratejisi seçmeni ürküterek HDP'ye kuşkuyla bakılmasına yol...
HDP'nin seçim kampanyasını AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığı üzerine inşa etmesi doğru değildi. Bu seçim stratejisi seçmeni ürküterek HDP'ye kuşkuyla bakılmasına yol açtı. Eş başkanların sert üslubu, seçmen tarafından siyasi istikrara karşı bir tehdit olarak algılandı. HDP, şu ana kadar Türkiyeli seçmende barış, huzur, refah ve istikrar isteyen bir parti algısı oluşturamadı; Demirtaş'ın seçim söylemi seçmende sadece gerginlik, çatışma, kaos ve endişe duygusu uyandırıyor.
Üstelik HDP siyasi meşruiyetini barış, diyalog, güven ve istikrar gibi kavramlara borçlu. AK Parti hükümeti, bu demokratik değerleri son iki yılda işlevsel kılmasaydı ne Demirtaş siyasi bir figür olarak sivrilebilir ne de Türkiye'nin kapıları HDP'ye açılabilirdi. Bir siyasi partinin varlığını borçlu olduğu siyasi zemini, seçim bahanesiyle dinamitlemeye kalkması anlaşılır değil. Yüzde 10 seçim barajını aşmak isteyen bir partinin gerginlik yaratan, istikrarı tehdit eden hareketlerden uzak durması beklenir.
* * *
Seçim meydanlarında yapılan saldırgan konuşmalar HDP'nin barajı aşması için gerekli oya ulaşmasını sağlamaz. Bu konuşmalar seçmeni fazlasıyla korkutmuş durumda. Demirtaş'ın üslubu siyasi bir parti liderinin çok gerisinde; HDP eş başkanı, Cemaat şakirtlerinin 17-25 Aralık'tan sonra AK Parti ve Erdoğan'a karşı geliştirdiği suçlayıcı ve saldırgan dili kullanıyor. Gülen grubunun "Hırsız", "imansız", "sahtekâr", "saray" gibi siyasi lügate soktuğu sözcükler, eş başkanların bütün seçim konuşmalarına damgasını vuruyor.