Kimle savaşıyoruz?

Güvenlik birimlerinin son aylarda PKK’dan elde ettiği silahların çoğu ABD ve Batı Avrupa menşeili. Çukurca’da hâlâ devam eden operasyonlarda ele geçen bir adet çift namlulu 23.5 mm’lik uçaksavar, 120’lik bir havan topu ve çok sayıda el bombası Amerikan malı. Güvenlik birimleri son aylarda yaptığı operasyonlarda Alman, Fransız ve İtalyan menşeli çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirdi.

PYD ve PKK’nın elinde olduğu tespit edilen güdümlü tanksavar füzeleri de sadece ABD Özel Kuvvetleri envanterinde bulunuyor. Daha da şaşırtıcı olanı güvenlik birimlerinin Çukurca’da sınırda PKK’nın birden fazla dronu tek kumandayla uçurduğunu tespit etmesi. Bu sistem de sadece ABD Özel Kuvvetleri’nde bulunuyor.

PKK’nın elindeki silah ve mühimmatların menşeine bakıldığında örgütün arkasındaki uluslararası güçler de kendini ele veriyor. Hillary Clinton, önceki gün Trump ile kapıştığı programda ABD’nin dış politikasına ilişkin vaatlerini sıralarken, PKK’nın Suriye uzantısı PYD’yi silahlandıracağını da sözlerine ekledi.

Bu açıklamalar şaşırtıcı değil kuşkusuz; ABD Başkanı Barack Obama, Türkiye’nin tüm ikazlarına rağmen PYD’yi silahlandırmayı zaten sürdürüyor. Başkan adayı Hillary’nin yapacağı en fazla PYD’yi ağır silahlarla donatmak olur. Daha ilerisi PYD’nin düzenli bir ordu haline getirilmesidir ki, bölgedeki Amerikalı danışmanların terör örgütünden düzenli bir ordu çıkarmak için uzun süredir çalıştığı da sır değil.

ABD mevcut durumda PYD’yi açıktan silahlandırırken PKK’ya da örtülü silah desteği sunuyor. “Örtülü” ifadesi burada belki biraz fazla kaçabilir, zira PKK’nın Türkiye’ye karşı kullandığı silahların menşeine bakıldığında (Doğrudan Amerikan malı) ABD’nin dolaylı bir çaba içerisine girme gereği bile duymadığı görülüyor. ABD, PYD üzerinden PKK’ya bol bol silah ve mühimmat gönderirken, Türkiye’nin olası tepkisinden çekinmediğini de göstermeye çalışıyor.