Kuklaya değil, kuklacıya bak
Soğuk savaşın ardından kapitalist Batı’nın kullanışlı yeni silahı “terör” oldu. Çift kutuplu dünyadan zaten aşina oldukları bu silahı yeni döneme uyarladılar. Sovyetler’in...
Soğuk savaşın ardından kapitalist Batı’nın kullanışlı yeni silahı “terör” oldu. Çift kutuplu dünyadan zaten aşina oldukları bu silahı yeni döneme uyarladılar. Sovyetler’in çökmesinin ardından çatışma merkezini İslam coğrafyasına kaydıran Batı, birbirinin kutbu terör örgütleri yaratarak kendisine “müdahale” ve “yönetme” hakkı yarattı.
Dünyada devletlerden bağımsız terör örgütü yoktur. Terör örgütlerinin çoğu da dünyanın en büyük devletlerinin, daha doğrusu dünyaya istikamet çizen sermaye sahiplerinin kontrolü, etkisi veya yönlendirmesi altındadır. Terörist sadece bir kukladır; dikkat edilmesi gereken daha çok teröristi harekete geçiren güç, yani kuklacıdır.
Küçük devletlerin küçük örgütleri, büyük devletlerin büyük örgütleri vardır. Türkiye gibi yeni yeni ayağa kalkmaya çalışan bir ülkenin DAEŞ gibi “devlet” özelliği taşıyan bir örgütün patronu yahut yönlendiricisi olduğunu düşünmek ve bunu yaymak; DAEŞ’in patronlarını gizlemeye dönük bir hamledir.
PKK için de durum farklı değil; Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de devletler düzeyinde kabul gören bir terör örgütünün sahipliğini büyük devletler yapıyor, küçükleri değil.
Ne Suriye, ne İran, ne Irak PKK’nın sahibi olabilir. Batı, PKK çapında bir terör örgütünü, Ortadoğu’nun küçük devletleriyle “eşit” hale getirerek bir tür üstünlük gösterisi yapmaktadır. Yine bu sebeptendir ki PKK, PKK’dan daha fazlasıdır.
PKK’yı Türkiye’nin muhatabı kılmaya çalışan Batı aklı, Osmanlı’nın emperyalistlerce paylaşılmasından sonra milletin canla başla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni; kurdukları, destekleyerek büyüttükleri bir terör örgütünün muadili kılmaya çalışıyor.
Türkiye Cumhuriyeti devletiyle PKK’nın –tavsiye ettikleri üzere- müzakerelerde birbirinden ne alıp vereceğinden bağımsız olarak; Batı için zafer aslında Türkiye Cumhuriyeti’ni bir terör örgütüyle eşit hale getirmektir.