Nazım yaşasaydı ‘Soros’çu mu olurdu?
Nazım Hikmet yaşasaydı, şiirlerinin bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nın dilinden döküldüğünü işitseydi kim bilir ne kadar şaşırırdı. Dizelerinin Cumhurbaşkanı tarafından...
Nazım Hikmet yaşasaydı, şiirlerinin bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nın dilinden döküldüğünü işitseydi kim bilir ne kadar şaşırırdı. Dizelerinin Cumhurbaşkanı tarafından okunmasına değil elbette; Nazım, mücadele ettiği, özgür nefes almasına izin verilmediği, hatta barındırılmadığı yurdunun, özlemini çektiği topraklarının, devletinin aradan geçen zamanda “öldürülmesinler, şeker yiyebilsinler” diye dünyanın bütün mazlum çocuklarının koruyucusu, kollayıcısı haline geldiği için muhakkak çok şaşırır ve mutlu olurdu.
Suriye’de kimyasal silahlarla kağıt gibi yanan, bir avuç küle dönüşen o çocuklara Batı değil, Türkiye; CHP değil, AK Parti; Kemal Kılıçdaroğlu değil Tayyip Erdoğan kucak açtı. Yanlış mı? Türkiye solunun tapındığı Batı, çocukların, kadınların bindiği botları şişlerken, o mazlumların yardımına Türkiye yetişmedi mi?
Çocuk katili Esed’i müdafaa eden kimlerdi? Suriye’de çocuklar katledilirken CHP heyeti Şam’a giderek Esed’e kalkan oldu. Kimyasal silahlarla kadınları, çocukları, binlerce sivili katleden Esed’e karşı sarsılmaz bir duruş sergilediği için CHP’nin Tayyip Erdoğan’a yapmadığı hakaret, etmediği küfür kalmadı.
AK Parti hükümeti 3 milyon Suriyeliyi misafir ederken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu seçim meydanlarında Suriyelileri sınır dışı edeceğine dair vaatler veriyordu. Nazım’ın “Şeker yiyebilsinler, öldürülmesinler” dediği çocukları, Suriye’ye geri göndermek isteyen CHP değil mi?
Türkiye solu, mazlum çocukların koruyucusu, kollayıcısı Erdoğan’a karşı Esed’in yanında saf tutmadı mı? Bu nasıl aşağılık solculuktur ki, kimyasal silah kullanan Esed’i hâlâ bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na tercih edebiliyor?