PKK’yı pamuklara sarıp sarmalayın bari
Aydınlarımız, demokratlarımız, akil yazarlarımız anlama ve anlamlandırma çabalarında birer pusula görevi gören kişiler olarak addediliyor. Bu insanların sözleri, yazıları okur için ilaç mahiyetinde...
Aydınlarımız, demokratlarımız, akil yazarlarımız anlama ve anlamlandırma çabalarında birer pusula görevi gören kişiler olarak addediliyor. Bu insanların sözleri, yazıları okur için ilaç mahiyetinde kimi zaman çünkü kaos ve karmaşa zamanlarında kimse yolunu şaşırmak istemiyor. Fakat Türkiye'de kurgulanıp yaratılan bu kaos ve karmaşa ortamında çoğu aydın, “PKK kaynaklı terörün Kürt sorunu merkezli olduğu” ezberinden bir türlü kurtulamıyor. Ne yazık ki zihin faaliyetleri yıllardır aynı tekerlemeden ibaret. Tembel ruhları anlıyoruz; onlar için diyecek bir şey yok ama cin fikirli aydınlar, akıl bükücü yazarlar için ne demeli?
Türkiye’nin “seçkin” aydınlarının bir araya geldiği Abant toplantısında ortaya çıkan şu bildiriye göz atmakta fayda var: “Kürt sorunu merkezli çok yönlü şiddetin yoğun olarak yaşandığı Sur ve Cizre ilçeleri başta olmak üzere, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sivil insanlarımız zarar görmekte, göç etmek zorunda kalmakta ve kadim kültür mirasımız yok edilmektedir.”
Bu “seçkin” aydınlar, aslında sosyolojiyi bir örtü gibi terörün üzerine çekerek gerçekleri gizlemeye çalışıyor. Böylelikle her türlü şiddet ve terör eylemi hayatın olağan akışına uygun, mantıklı, kabul edilebilir, meşru hale getiriliyor. Kabul edilemez kısımlar ise yani sorumluluklar devlete yükleniyor. “Kürt sorunu” PKK’nın üzerine çekilen temiz bir çarşaf işlevi görüyor, karşı karşıya bırakıldığımız bu korkunç şiddetin, terörün asıl nedenlerini gizliyor. Abantçı aydınlar, sonuç bildirisinde PKK’yı güzelce pamuklara sarıp sarmalamış, koruma altına almış maalesef.
PKK’nın adı neden “Kürt siyasi gücü”dür? Oysa sadece adı kullanıldığında veya tek başına “PKK” denildiğinde hiçbir toplumsal çağrışım yapmıyor bu isim, çırılçıplak haliyle bir terör grubu akla geliyor. PKK Ortadoğu’da çokça örneği bulunan, büyük güçlere vekalet etmesi için kurulan, kullanılan bir örgüt. Kürtler üzerinde tepinen bir örgüt nasıl olur da o sosyolojinin siyasi gücü olabilir? İnsanlar, milletler, devletler bunu kabul edip sineye çekmeye mecbur mu? Böyle zorunlu bir kural mı var? Kaldı ki, PKK’nın izlediği terör pratiğini görmezden gelsek dahi bu, örgütü Kürtlerin temsilcisi yapmıyor, olsa olsa üçüncü güçlerin “siyasi gücü” veya “siyasi iradesi” yapıyor.