Stratejik ortaklık masada
Türk-Amerikan ilişkilerine dair düne kadar kurulan her cümlenin başında muhakkak “stratejik” kelimesi yer alırdı. Bu kavram olmadan iki ülke arasındaki ilişkileri değerlendirmek mümkün...
Türk-Amerikan ilişkilerine dair düne kadar kurulan her cümlenin başında muhakkak “stratejik” kelimesi yer alırdı. Bu kavram olmadan iki ülke arasındaki ilişkileri değerlendirmek mümkün değildi.
Kuşkusuz ABD ile ilişkiler Ankara’da hâlâ “stratejik”önemde ele alınıyor. Fakat bu durum ilişkilerde ciddi bir yol ayrımına gelindiği gerçeğini de ortadan kaldırmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Afrika ziyareti dönüşü uçakta Donald Trump ile yapacağı görüşmede, “stratejik ortaklığın masaya yatırılacağını”söyledi.
Evet, yanlış duymadınız; Trump ile şubat ayı içinde yapılacak ilk görüşmede Erdoğan, Türk-Amerikan ilişkilerinin “stratejik” özelliğini yeniden konuşmayı planlıyor. Nitekim “stratejik ortaklığı” masaya yatırmanın zamanı geldi de geçiyor.
Obama dönemiyle başlayan krizin Trump döneminde de devam etmemesi için stratejik ortaklık konusunun enine boyuna konuşulması, müzakere edilmesi şart.
Tarihin bu kavşağında ABD’nin Türkiye ile kuracağı ilişkinin niteliğini belirlemesi, netleştirmesi artık kaçınılmaz.
ABD, bundan sonra “Stratejik ortağımız” dediği Türkiye ile birlikte çalışmayı mı tercih edecek, yoksa Türkiye’nin düşmanlarıyla yakın ilişki içinde olmayı sürdürüp, Ankara ile hiçbir şey olmamış gibi ilişkilerini sürdürmeye mi çalışacak?
Bu ilişki tarzı, Obama döneminde diplomatik bir krize yol açtı; Ankara’nın sağduyulu yaklaşımı sayesinde, bu kriz durumunun daha da büyümesinin önüne geçildi.
Bu nedenle Ankara, Trump’ın ABD’nin Türkiye politikasını yeniden gözden geçirmesini bekliyor.