Üst aklın kiralık katilleri
15 Temmuz darbesi sadece görünen boyutuyla mı sınırlıydı, yoksa birden fazla aşamaya sahip çok sofistike bir darbe girişimiyle mi karşı karşıyayız? Ankara bu soruların doğru yanıtını bulmadan...
15 Temmuz darbesi sadece görünen boyutuyla mı sınırlıydı, yoksa birden fazla aşamaya sahip çok sofistike bir darbe girişimiyle mi karşı karşıyayız?
Ankara bu soruların doğru yanıtını bulmadan, karşı karşıya kaldığımız tehlikenin boyutlarını kavramış sayılmaz.
Darbenin hedefinde şüphesiz Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi vardı. Fetullahçı infaz timlerinin 15 Temmuz’daki suikast girişiminden Erdoğan ve ailesi nasip payı kurtuldu, iki koruması ise şehit düştü.
Darbenin seyrini Erdoğan’ın Marmaris’ten İstanbul’a sağ salim ulaşması değiştirdi. Milletle buluşan Erdoğan, darbeyi püskürttü. Denilebilir ki hazırlanan darbe teşebbüsü o saatten sonra akamete uğradı ve cunta planladığı kanlı darbe sürecini yürütemedi.
Dikkat edilecek olursa cunta Erdoğan’ın İstanbul’a ulaştığı 03.20’den sonra çözülmeye başladı. Genelkurmay Başkanı ve rehin tutulan komutanlar o saatten sonra tek tek bırakıldı; darbeye karışan çok sayıda komutan bu saatten sonra taraf değiştirerek diğer darbecileri bastırma harekatına katıldı.
Fetullahçı cuntanın ülkede oluk oluk kan akıtacağından şüphe etmesek de akim kaldığı için darbenin diğer aşamalarını öğrenme fırsatı bulamadığımızı da itiraf etmeliyiz.
Darbenin başarıya ulaşması gibi bir hedefinin olup olmadığı da ayrıca bir muamma olmayı hala sürdürüyor. Meclis’i bombalayan, Özel Harekat Merkezi’ni bombalayarak kendi polislerini toplu halde yok eden cuntanın, bu suçlarla ülkeyi yönetmeye kalkışması mümkün mü? Darbecilerin amacı ülke yönetimini ele geçirmekten daha çok Erdoğan ve ailesini, Başbakan Binali Yıldırım ile ve çok sayıda siyasiyi şehit ederek ülkede onulmaz bir yara açmak, millet arasında kapanmaz uçurum oluşturmak, kan davası çıkarak ülkeyi bir daha bütünleşmesi imkansız noktaya taşımak gibi görünüyor.
Fetullahçı cuntanın arkasındaki uluslararası gücün dünyanın değişik yerlerine yaptığı müdahalelerde geride hep bölünme, kargaşa, düşmanlık ve iç savaş bıraktığı malum. Fetullahçı cuntayı “intikam alma” duygusuyla darbeye yönelten aynı güç, sonunda ülkeyi bu yapıya teslim etmeyi elbette ki planlamıyordu. Üst akıl, Fetullahçı teröristleri daha çok kiralık katil olarak kiralamışa benziyor; Erdoğan ve ailesini, Başbakan ve bakanları, emniyet ve istihbaratta önemli isimleri infaz ettikten sonra muhakkak bu cuntacılar da harcanacaktı. Darbecilerde ele geçen 910 kişilik infaz listesi de, cuntanın sadece infaz için kiralandığını gösteriyor. Fetullahçı cunta üyeleri kendilerini vezir veya şah sanarken aslında dizginlerini elinde tutan güç tarafından ucuz tetikçiler ve piyonlar olarak öne sürülmüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’a ulaşmasıyla kesintiye uğrayan darbe sürecinin sonraki bölümü karanlıkta kaldı. Darbecilerin hayata geçirme şansı bulamadıkları eylemler de haliyle perde gerisinde kalarak sırra dönüştü.