Amerikan saldırıları neyi konuşuyor?
Elbette karşı tarafın hal, durum ve keyfiyeti bilinmeli ve alınacak önlemler ona göre alınmalı, tedbirler bir karara bağlanmalıdır. Fakat yine de bütün stratejiyi karşı tarafın pozisyonuna kilitlemek gibi bir zaafa...
Elbette karşı tarafın hal, durum ve keyfiyeti bilinmeli ve alınacak önlemler ona göre alınmalı, tedbirler bir karara bağlanmalıdır. Fakat yine de bütün stratejiyi karşı tarafın pozisyonuna kilitlemek gibi bir zaafa düşülmemelidir.
Amerika’nın ekonomik ve psikolojik saldırıları karşında sanırım düşülen zaaf da tam budur. Haftalardır kendimizi değil Amerika’yı, onun iç- dış siyasetini, haklı-haksız atraksiyonlarını hem de lüzumundan çok fazla ayrıntılara girerek konuşuyoruz. Trump’ı işin başına getiren derin yapı, zaten ondaki negatif yanları bilerek bunu yaptı. Biz, her şeyi bir kenara bırakıp Trump’ın olumsuz yanlarını eleştire eleştire bitiremezken, onlar Trump’ın olumsuz yanlarından çıkar devşire devşire yollarına devam etmektedirler. Biz de kendimize dönmeli, kendi stratejimizi tayin edip adım adım ilerleme kaydetmeliyiz.
Büyük devlet olma sürecine girmiş bulunuyoruz. Bu sebeple de yeni dönemi sağlam temeller üzerine oturtmak zorundayız. İç-dış tazyikler içtimai yapımızın blokajını sağlamlaştırmaya matuf görülmeli, riskler iyi yönetilerek dezavantajlar avantajlara dönüştürülmelidir.
Üretmeden tüketmenin ve tüketmede varılan aşırılığın maliyetini yaşayarak tecrübe ediyorsak, bunun çaresi üretmeyi öğrenmek ve tüketmeyi zaruret ölçüsüne geri çekmektir. Arz ve talebi dengelemeden milli ekonomide artıya geçmenin imkânı yok. Bu temel mesele ortada dururken ve pratikle yüzleşme gibi bir beceri gösterememişken, bütün cazibesi müphemliğine, muğlaklığına bağlı binlerce ekonomik teori ve varsayımları hem de cezbeye kapılmışçasına tekrar edip durmanın kimseye bir faydası yoktur, olmaz da. Çok üreten, dengeli tüketen bir ülke olmak zorundayız. Bu mesele, dıştan gelecek yardım ve desteklerle de aşılabilecek bir konu değildir. Elden gelen öğün olmaz o da her zaman bulunmaz…
Teknoloji bizim için en öncelikli konulardan biridir. Teknolojik bağlamda kendi yağımızla kavrulamadığımız, kendi ayaklarımız üzerinde duramadığımız sürece, büyük devlet olma imkânımız yoktur. Konuyu sadece savunma sanayiine hasretmek de yanlıştır. Teknolojinin bütün dallarında güçlü olmak mecburiyetinde ve mükellefiyetindeyiz.