Bir bağlılık çağrısı
Gel, ey genç adam, aklını, kalbini, vicdanını, ruhunu ve seni sen yapan bütün benliğini, Hakk’a teslim et; hakikatin emrine amade eyle. Gökte sana göz kırpan yıldızlarda dolaşırken tefekkürün, ruh ve...
Gel, ey genç adam, aklını, kalbini, vicdanını, ruhunu ve seni sen yapan bütün benliğini, Hakk’a teslim et; hakikatin emrine amade eyle. Gökte sana göz kırpan yıldızlarda dolaşırken tefekkürün, ruh ve kalbinin ilk kademde geçeceği yollara bütün yıldızları parke taşı gibi sıralamayı ihmal etme. “Ben fanileri sevmem” avazıyla ünle geçerken yıldızları, Baki’ye yönelmiş tüm benliğinle, tüm içtenliğinle ünle semada ne kadar yıldız varsa; Baki’de bekaya çağır onları.
Bağlılığın ün salsın senin de Arşta, ün saldığı gibi Genç İbrahim’in.. Melekler fısıldasın birbirine olanları teslimiyet adına. Ateşe atılırken, yardım teklifinde bulunanlara sen de “Hasbi” de sadece. Ve böylece ateşini Nemrut’un “berd ü selam” eyle kendine. Teslim al ateşi, teslimiyetinle Rabbine..
Ateşin teslimiyetini de göster herkese. İlahi buyruğa nasıl teslim olduğunu göster onun. Yakmadığını ateşin, ona yak denmedikçe. Günün tekniğine ilham devşir bu olaydan. Gel söndür ateşlerini dünyayı ateşe verenlerin. Alev babasının (Ebu Lehep) ateşine “tebbet” oku tekvin nefesiyle. Kurut Ebu Leheplerin kuruyası ellerini. Cehenneme odun taşıyıcılığı yapanların iplerini pazara çıkar, boz oyunlarını onların. İplerini dola boyunlarına, herkesi köle, kendilerini efendi sananların. Ateşin kavurduğu dünyayı kurtar zalimler elinden. İnsanları, insanlığı kurtar “ebter” şeceresinden. Sıcak-soğuk her savaşı selama döndür böylece yeniden.
Teslimiyetin hakikati rahmettir elbet. Varlığı, yoktan ayıran çizgide, olmasına izin verilenlerin üzerine düşen ilk nurdur rahmet. Bu nurun düşmesiyle birlikte başlar serüveni de teslimiyetin. İradi bağlılık ayrıcalıklı kılar Adem çocuklarını. Onlar sınanırlar iradeleriyle. Bağlılıkları bu sebepten daha bir değer kazanır Hakk’a.. Denilenleri, içten gelen bir boyun eğişle gerçekleştirmeleri, üstün kılar insanı diğer yaratılmışlardan.
İnsan teslimiyetin hakikatinde derinleştikçe, diğer yaratılmışların ona bağlılığı da derinleşir, ayrılmaz bir hal alır. Merhale merhale, insan kainatlaşır böylece. Nüfuzu tüm kâinata yayılır. Ve insan kainatlaştıkça, kainat da insanlaşır. Rahman suretinde yaratıldığı bildirilen insanın, ışıktan gölgesi düşer, güneşin, ayın, yıldızların üzerine; insan, yüzünü Rahman’dan çevirmedikçe, rahmet nuru aydın kılar cümlesinin yüzünü de. Aksi, kıyameti olur insanın, kararır insan, nur çekilir yüzünden. Kainat da payını alır o zaman; kararır o da insan yüzünden..
Bir seher esintisi getir duanın ürpertisinden bizlere, genç adam gel de.. İbrahim duasına benzer bir duayı dirilt içimizde yeniden. “Ey Yüce Rabbimiz! Bizi, sadece sana teslim olan Müslüman kıl. Soyumuzdan da yalnız sana teslim olan bir Müslüman ümmet yetiştir…”(2/128) duasına katalım dualarımızı. Aminlerle göklere yetişsin iniltilerimiz. Teslimiyet hakikatini, Müslümanlığına sindirmiş bir neslin yetişmesi uğruna sefer edelim cehdimizi, gayretimizi; fiili duamız olsun bu da bizim Rabbimize karşı.