Boykot...
Yıl 1975. İzmir Yüksek İslam Enstitüsünde talebeyim. Ramazan ayında, güzel, şirin bir sahil kasabasından aldığım davet üzerine vaaz vermek için gittim. Çok ciddi alaka ve haddimden çok fazla...
Yıl 1975. İzmir Yüksek İslam Enstitüsünde talebeyim. Ramazan ayında, güzel, şirin bir sahil kasabasından aldığım davet üzerine vaaz vermek için gittim. Çok ciddi alaka ve haddimden çok fazla teveccüh ve ilgiyle karşılaştım. Ora halkı misafirperverlikte adeta bir birleriyle yarışıyorlardı. Her şey güzeldi de bir kusurları vardı. Kendi dediklerine göre bu yörenin en çok içki tüketilen kasabası burasıydı.
Bir gün öğle namazı öncesinde içki üzerine bir konuşma yaptım. Cemaat müdavimleri, namaz sonrası beni tebrik için sıraya girdiler. Fakat hepsinin ittifakla söyledikleri şu uyarıydı. Konuşman çok güzeldi, fakat bu konuşmaya muhatap olacak burada kimse yoktu. Bizler zaten içkiyi çoktan bırakmış yaşlı insanlarız. Sen bu konuşmayı bayram sabahı son yirmi dakika içinde yap. Çünkü bu sözlerin gerçek muhatapları ancak o vakitte camiye gelirler.
Dediklerini yaptım, bayram konuşmasının son yirmi dakikasını içki konusuna ayırdım. Camideki konuşma kasabanın bütün camilerinde dinleniyordu. Vaaz verdiğim camide anormal durum yoktu. Niyetim, otuz gündür beraber olduğum...