Dostlar uyanık ola...
İki adam bir sığır sebebiyle Hz. Davud (a.s)’a dava götürdüler. Bu iki adamdan biri, diğerinin, kendi sığırını gasp ettiğini iddia etti. Diğeri de bu ithamı reddederek davacıyı yalanladı. Hz. Davut...
İki adam bir sığır sebebiyle Hz. Davud (a.s)’a dava götürdüler. Bu iki adamdan biri, diğerinin, kendi sığırını gasp ettiğini iddia etti. Diğeri de bu ithamı reddederek davacıyı yalanladı. Hz. Davut da davanın görülmesini bir gün sonraya erteledi. Gece olduğunda Hz. Davut davacı kişinin öldürülmesi üzerine vahiy aldı. Ertesi gün duruşma başladığında Hz. Davut, davacıya, Allah’tan aldığı emri söyledi. Seni, dedi mutlaka öldüreceğim; fakat sen yine bana hakikati söyle. Adam cevap verdi: Ey Allah’ın peygamberi, bu davada ben haklıyım; gerçekten bu adam benim sığırımı gasp etti. Fakat, daha önce ben onun babasını öldürmüş ve bunu gizli tutmuştum..
Her insan ya da toplum başına gelen olaylarda, özellikle bela ve musibetlerde kendisini muhasebeye tabi tutmalı ve kaderin böylesi bir bela ve musibete fetva verişinin hikmetini ya da gerçek sebebini araştırmalı, anlamaya çalışmalıdır. Ödüllendirmeleri zaten sahiplenecek halde değiliz, onlar bize ilahi ve cebri lütuflar olarak gelmektedir.
Ayrıca dış görüntüsü yönüyle bela, musibet ve ceza gibi görünen pek çok olayın ileriye ait nice muştulu, müjdeli olaylara taşıyıcılık yapabileceği ihtimalini de asla göz ardı etmemeli, bu yönüyle de sabırlı, mütevekkil olunmalıdır.
Nitekim, Hz. Yusuf’a ait pek çok olayın kronolojik olarak anlatıldığı Yusuf suresinde bu tür öğretilere çokça yer verilir; olayları yorumlama ilminin (tevil’ül- ehadis) adeta pratikleri öğretilir.
Kardeşleri, Hz. Yusuf’u kıskanmasalardı, O’nu kuyuya atma teşebbüsünde bulunmazlardı. Eğer Hz. Yusuf kuyuya atılmasaydı, oradan geçmekte olan bir kervan tarafından bulunamazdı. Sonra kardeşleri O’nu köle diye satmasalardı yine maksat gerçekleşmez, Hz.Yusuf, kervan eşliğinde ve emin ellerde yolculuğa çıkamazdı Hz. Yusuf bu yolculuğunu küçük bir çocuk hem de esir olarak yapmasaydı Mısır azizi tarafından satın alınıp sonra da evlat edinilmezdi. Eğer Hz. Yusuf’u Mısır azizi değil de sıradan bir başka insan satın alsaydı yine maksat gerçekleşmez, Hz. Yusuf saraya yerleşemezdi. Hz. Yusuf saraya yerleşmeseydi ileride ifa edeceği misyonuna ehil hale gelecek donanımla yetişmesi mümkün olmazdı. Eğer Hz. Yusuf Zeliha’nın iftirasına maruz kalmasaydı hapsedilmezdi. Hapsedilmeyince de büyük bir ihtimalle belli bir yaşa geldiğinde başından geçenleri Mısır Azizine anlatır ve canı kadar sevdiği babasına geri dönme talebinde bulunurdu. Yine böyle bir talepte bulunsaydı kesinlikle talebi reddedilmez o da Baba diyarına dönerdi. Bu dönüş gerçekleşseydi, Hz. Yusuf’un Mısır’da daha sonra göreceği bütün hizmet ve faaliyetler işin daha başında kesintiye uğrardı. Hz. Yusuf hapishaneye girmeseydi, kendisinden rüya tabiri soran gençlerle de karşılaşmamış olur, bu vesileyle Mısır Firavununun gördüğü rüyayı da yorumlayamazdı. Bu yorum olmayınca da Mısır Firavunuyla buluşması imkansız olurdu. Mısır Firavunu O’nu yakından tanımasaydı Hz. Yusuf’un Mısır’a maliye bakanı olması da imkansızlaşırdı. Eğer kıtlık olmasaydı Hz. Yusuf’un kardeşleri Mısır’a gitmez, erzak almak için saraya müracaat etmezlerdi. Bu olmayınca da Hz. Yusuf kardeşleriyle karşılaşamaz ve neticede anne ve babasına ve diğer yakınlarına kavuşamazdı. Yine Hz. Yakup, Yusuf sebebiyle Mısır’a gelmez ve Beni İsrail tarihi Mısır’da yaşanmazdı. Meseleyi, Hz. Musa dönemine kadar uzatmak mümkündür. Demek ki, Hz. Yusuf’un kuyuya atılması asırlar sonra yaşanacak nice olaylarla da bilvesile irtibatlıdır.