FETÖ’nün en sinsi oyunu
Yaşlı ve yorgun dünya son bir maceraya daha zorlanıyor: Üçüncü Dünya Savaşı. Her türlü yüce gaye ve idealin yok olduğu, pespaye arzu ve isteklerin tavan yaptığı bir ortamda ortalığı saran...
Yaşlı ve yorgun dünya son bir maceraya daha zorlanıyor: Üçüncü Dünya Savaşı. Her türlü yüce gaye ve idealin yok olduğu, pespaye arzu ve isteklerin tavan yaptığı bir ortamda ortalığı saran fitne dalgaları dölsüz kara bulutlar gibi üzerimizdeki seyrini devam ettiriyor.
Hadislerde “Herc” adı verilen ve kıyamet alametlerinin önemlilerinden kabul edilen katliamların çoğalması; dünkü baldırı çıplakların şimdilerde ister hakiki anlamda isterse mecazi bağlamda yüksek yüksek binalarda boy gösterir oluşu dünyanın söz konusu akıbete doğru sürüklenmekte olduğunun belirtileri..
Takdirin bazen tebdil edildiğine inananlardanız. Sadakanın belayı def edişini böylesi bir tebdile, böylesi bir değişime delil getirmek gayet isabetli bir yorum. İyiliği ikame ve kötülükleri hem ferdi hem de içtimai hayattan sürüp çıkarmak da yine böylesi hayırlı tebdillere bir davetiye.
Bunlar yapılmadığı, kötülükler toplumda yerleşik, iyilikler iğreti durduğu sürece hayırlı bir değişimi beklemek imkansız. İman eden topluluğa Kur’an’ın öğretisi başkasının sapıklığı ile uğraşmaktan önce kendimizin hidayet üzere olup olmadığımızı muhasebe etmek. Elbette hem dalalet hem de hidayet kavramlarını bütün anlam kapsamlarıyla değerlendirmek şartıyla. Konuyu sadece dini ve ahlaki çerçevede değerlendirmek hidayet ve dalaletin anlam alanını daraltmak olur.
Bilim, teknoloji, ekonomi, siyaset, spor, sanat ve estetik gibi toplumsal hayatın bütün sosyolojik unsurlarını söz konusu anlam alanına dahil etmek zorundayız. Hayatın bütün ünitelerinde doğruyu bulabildiğimiz ve doğruyu doğru olarak yaşayabildiğimizde, başkasının yanlışları, sapıklıkları bizim içtimai bünyemizi tahrip adına doğrudan etkileme fırsatı bulamayacaktır. Fakat aksi durum her zaman aksi neticeleri doğuracaktır.