Güven ve özgüven kültürü
Yaratılış serüveni masumiyetle başlar, adaletin yapısı suçsuzluk esası üzerine kurulur, içtimai münasebetler bu anlayış üzerine temellendirilir. Aykırı durumlar arızidir, istisnadır. Kurala...
Yaratılış serüveni masumiyetle başlar, adaletin yapısı suçsuzluk esası üzerine kurulur, içtimai münasebetler bu anlayış üzerine temellendirilir. Aykırı durumlar arızidir, istisnadır. Kurala dönüştürülmeleri, kurumsal niteliğe büründürülmeleri ne doğrudur ne de doğaldır.
Güven cemiyet yapısının harcıdır. Aileden başlayan ve uluslararası ilişkilere kadar uzanan her türlü toplumsal akit ve aktivitenin hem oluşumu hem de sürekliliği güven şartına bağlıdır. Güvenin sarsıldığı ortamda bütün değerler sarkık; kaybedildiği yerde bütün değerler yitiktir.
Görülen cebri ahenk, sabit, değişmez kozmik nizam ve intizam, şuurumuzda yankılanan irade üstü bir gücün gönderdiği güven mesajlarıdır. Hayatımızın manifestosu bu mesajlara verdiğimiz olumlu tepki, yani özgür uyumdur. Fanusumuzun kandili yine güvendir.
Ulu Beyan’da ana rahmine “kararı mekin” (23/13) denilmesi bedenlenme sürecimize ait ilk algılamalarımızın, sağlam, güvenilir bir ortamda başladığının öğretici işaretidir. Orada beslenişimiz, nefeslenişimiz, uzvi bütünlüğe erişimiz ve baştan sona yaşadığımız her değişim ve dönüşüm makro düzeydeki nizamın bizdeki yansımasıdır. Ne ki, nizam bütün ve kuşatıcıdır. Benliğimizin güven yanını ikna eden keyfiyet biraz da nizamdaki bu özelliktir. Söz konusu özgür uyum, güvenen ve güvenilir olan şahsiyette vuzuha kavuşma şansına sahiptir.
Yalan, güvene en büyük darbedir. Yalanın hayatın bütün cephelerini istilası güvenin sürgün yıllarıdır. Bu sürgünde güvenin velut kaynağından beslenen her türlü erdem ve fazilet de beraberindedir. Samimiyetten, içtenlikten, sevgiden ve saygıdan tecrit edilmiş seremoninin talihsiz aktörleriyiz. Yazık çok yazık..