İnsani zaaflar nasıl fazilete dönüşür? 

Gerçi güncel konular çok fazla; özellikle de askeri ve diplomasi zaferlerinin sökün edip üzerimize üşüştüğü şu günlerde… Ve bizim de onlarla ilgili söyleyeceğimiz çok şey var. Fakat...

Gerçi güncel konular çok fazla; özellikle de askeri ve diplomasi zaferlerinin sökün edip üzerimize üşüştüğü şu günlerde… Ve bizim de onlarla ilgili söyleyeceğimiz çok şey var. Fakat, ana konuları ihmale uğrattığımız da bir gerçek. Gelin, biz, bugünkü yazımızda o ana konulardan birine kısaca temas etmiş olalım.

İnsanın mahiyetine konulmuş kötü duygular, onun yükselişi adına önemli birer dinamiktir. İnsan söz konusu kötü duygulardan kurtulmak için çalışır, gayret eder. Bu çalışma ve gayret aynı zamanda bir hareket demektir. Hareket ise, bir canlılık alametidir. Eğer insanda bu tür duygular olmasaydı, makamı sabit kalır ve ondan bir yükseliş beklenmezdi. Halbuki insan, yüceler yücesi makamlarla aşağılar aşağısı düşüşler ortasında serbest bırakılmış bir varlıktır.

O, iradesini hangi yönde kullanır, gayretini hangi istikamete yoğunlaştırırsa, sonuçta kazandıkları onlar olur. Hem, hiç gayretsiz bir hayat, çalışmasız elde edilen sonuçlar, varlıktan çok adem denilen yokluğun belirtileri sayılır. Bu sebeple de insan, böylesi tekdüze bir hayattan, varlık lezzetini tam anlamıyla duyamaz, hissedemez. Bu da eksik bir hal demektir. İşte insanı bu eksik halden kurtarmak ve ona var olmanın mükemmelliğini duyurmak için, Cenab-ı Hak, insana, kendi iç sahasında bir mücadele alanı açmıştır. İnsan bu mücadele ile hem yükselecek hem de kendi mahiyetinin zenginliklerine uyanmış olacaktır.

İnsan söz konusu mücadelede başarılı olursa, meleklerden üstün bir varlık haline gelir. Kaybederse, kaybı ölçüsünde insanlığını yitirir. Bazen kaybın yoğunluğu öylesine onu baskı altına alır ki, hayvandan daha aşağı duruma düşer. Bu hal, ahlakın sıfırlandığı ve eksilerde seyrettiği süreçtir. Ne ki, insanın yeni hamleler yaparak, kaybettiklerini kazanma, kazancını katlama şansı da her zaman mevcuttur. Ümitsizliğe düşmeden, insan bu şansını her vakit zorlamalıdır.

İnsanın mahiyetine yerleştirilmiş zaaflarla yüzleşmesi de aynı doğrultuda olmalıdır. Mevcut zaaflar, bir bir terk edilerek yükselişe birer vesile yapılmalı; her zaaf neticede insanı erdemli kılacak pozitif noktaya çekilmelidir. Elbette bütün bunların olması, insanın ciddi bir terbiyeye tabi tutulmasıyla mümkündür. Terbiye ne kadar güçlü olursa, tesiri de o oranda güçlü ve kalıcı olur.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Üç üstad-ı külli 16 Kasım 2024 | 227 Okunma Dava ruhu 09 Kasım 2024 | 150 Okunma Bir mektup buldum… 02 Kasım 2024 | 832 Okunma Resmen de öldü ateşi bol olsun 26 Ekim 2024 | 1.763 Okunma Dost istersen Allah yeter 19 Ekim 2024 | 170 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar