İşte o zaman kaybederiz
Gündemdeki hiçbir ekonomik, politik güncel konu bizim ebedi sermayemiz olan kardeşlik duygumuzu örselememeli, hem milli hem de dini bütünlüğümüzün harcı olan bu değeri geçici de olsa bize...
Gündemdeki hiçbir ekonomik, politik güncel konu bizim ebedi sermayemiz olan kardeşlik duygumuzu örselememeli, hem milli hem de dini bütünlüğümüzün harcı olan bu değeri geçici de olsa bize unutturmamalıdır.
İnat, haset ve tarafgirlik gibi menfi tavır ve davranışlar kardeşlik duygumuzu öldüren, bitiren, tüketen dış tesirlerdir. Bu menfi tavırların manyetik alanına giren hiçbir müspet değerin kendi öz cevherini koruyarak ayakta kalabilmesi mümkün olmadığı gibi, söz konusu menfiliklerden oluşan kaypak zeminde kardeşlik duygumuzun ayakta kalabilmesi ve kendinden beklenen semereli sonuçları verebilmesi de mümkün değildir.
Kardeşlik sadece sevgiyi, muhabbeti kendi gelişimi, oluşumu için rahm-i mader kabul eder. Düşmanlığın olduğu yerde kardeşlik ya hiç yoktur ya da sürgündedir. Hırs, ihtiras, basireti bağlar, feraseti köreltir. Hırsın, ihtirasın salma gezdiği ortamda kardeşlik bilinmez, görülmez olur, gizlenir. Gıybet de ayrı bir beladır. Gıybet, kardeşinin ölü etini yemek, dişlemektir. Böyle bir zeminde, şefkatten, merhametten eser yoktur ki kardeşlikten eser kalsın. İntikam, insanın vahşi yanının medeni yanına galebesidir. Vahşiler medeniyetin varlığına tahammül edemediği gibi intikam sahipleri de en medeni hal olan kardeşliğin mevcudiyetine tahammül edemezler.
Ya bir de bütün bu olumsuz duygu ve davranışların hepsi sökün edip bir toplumun üzerine üşüşmüşse, böyle bir toplum, çatısı temelleri üzerine çökmüş viraneden farksızdır. Artık baykuşlara bayram olsun! Yıkım ki ne yıkım, felaket ki ne felaket. Çare İslam’da. ”Müminler sadece kardeştir” (Hucurat,10) düsturu sonsuza dek rehberimiz. “Müminler, bir binanın birbirini destekleyen taşları gibidir” (Buhari) hadisi, ebedi yol göstericimiz.
Kardeşliğin mayası iman. İman en kıymetli cevherimiz. Bu cevhere vermemiz gereken önem ve değer başkaca her türlü psikolojik, sosyolojik ve aidiyet kriterinin önünde ve üstünde olmak zorunda. Aksi değerlendirmeler külliyen yanlış ve hata.
Bugünlerde daha sık okuduğum – ki size de hararetle tavsiye ederim- Uhuvvet Risalesinden ödünç alarak söyleyeyim: İman cevherini Kâbe’ye benzetecek olursak, müminde var olan olumsuz özellikleri çakıl taşlarına benzetebiliriz. Nasıl ki, çakıl taşlarını Kâbe’den daha değerli telakki etmek çok ciddi bir yanılma hatta değer ölçülerinde sapma ise, Kâbe değerinde imanı bulunan bir müminin, bazı olumsuz özelliklerinden dolayı değerini sıfırlama da aynı ölçüde bir yanılgı, bir sapmadır.