İyimserlik çağrısı
Zıtlıklar hayatın gerçeğidir. Yaratılış nizamı böylesi bir denge üzerine kuruludur. Onu aşmak imkânsız, aksine gayretler faydasızdır.Geceler, gümüş tenli mehtabın gizemiyle güzel;...
Zıtlıklar hayatın gerçeğidir. Yaratılış nizamı böylesi bir denge üzerine kuruludur. Onu aşmak imkânsız, aksine gayretler faydasızdır.
Geceler, gümüş tenli mehtabın gizemiyle güzel; gündüzler renk ve ışık cümbüşünün cömert ortamında sevimlidir. Yerinde muhabbet, yerinde ise nefret asil davranıştır. Dostluk kadar, durum gereği düşmanlık da makbuldür. Yaşam yolunun kıvrımları ibret yüklü manzaralar seyretmemiz adına nice hikmetlerle doludur. Suyun zirvelerden inişini resmeden şelaleler ne kadar çarpıcı, ne kadar anlamlıdır…
Olmasını şiddetle arzuladığımız halde daha sonra olmadığı için şükrettiğimiz ya da tam tersine olmaması için olanca gücümüzü sarf etmemize rağmen daha sonra olduğundan dolayı bayram coşkusu yaşadığımız olayların sayısı hiç de az değildir.
İyimserlik şükre davetiyedir. Şükür ise nimeti celbeden cazibedir. Güzel düşünen güzel görür, güzel gören hayatından lezzet alır. İyimserliğin yanılgıları, kötümserliğin isabetlerinden daha isabetli, daha hayırlıdır. Hüsnü zan mümkün oldukça suizanna düşmemek önemli bir ilkedir. Kutsi hadiste, “Kulum Beni nasıl bilirse, Ben ona öyleyim” şeklinde ifadesini bulan ilahi düstur, iyimserlere cennet muştusu olmanın yanında, oldurucu ve olgunlaştırıcı bir ahlak öğretisidir.
Psikolojik yanımızın telkinlere karşı ne denli hassas olduğu malumdur. Kötü bir insana, iyisin diye diye iyileşmesi, iyi bir insanın aksi uyarılara yenik düşerek kötüleşmesi pratikte az değildir.