Sebep-sonuç ve hal çaresi...
İnsanları birer tüketim budalası haline getiren dünyada hakim ekonomik sistemin insanlığa hiçbir hayrı olmadığı çok açık, çok net bir gerçek.
Daha ekonomi dersinin başında “Kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız” diye söze başlandığına göre, kapitalist sistem talep enflasyonunu baştan kabul etmiş sayılmalıdır. Öyle ya, mademki kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsızdır öyleyse sınırsız talep olacak ve sınırlı arz bu talebe cevap veremeyecektir. Bu da ister istemez enflasyonu tetikleyecektir. Ve öyleyse kendi sistemlerinin tabii bir neticesi olarak enflasyonu önlemek asla mümkün olmayacaktır.
Biz de var gücümüzle ve şeriat-ı fıtriye diliyle onların yüzüne “Veylün lil mutaffifin ...” diyor ve Mutaffifin Suresini okuyoruz, okumalıyız da. Hem de hakkımız var.
Çünkü İslam, işin başında arz ve talebi dengeye oturtur. “Yiyin, için fakat israf etmeyin” emriyle formüle edilen bu denge, öncelikle israf etmeme kaydı altına alınarak tüketimde talebi sınırlar, sonra da arzı bu çerçeve içinde sınırlı talebe göre harekete geçirir.