Siyasetin bizcesi
Birden fazla insanın yaşadığı ortamda mutlaka siyaset vardır, olmak zorundadır. İnsan mahiyetinin heterojen yapısı ve her insanı diğerlerinden ayıran tarafı bunun böyle olmasını gerekli kılmaktadır....
Birden fazla insanın yaşadığı ortamda mutlaka siyaset vardır, olmak zorundadır. İnsan mahiyetinin heterojen yapısı ve her insanı diğerlerinden ayıran tarafı bunun böyle olmasını gerekli kılmaktadır. “Onların dünya hayatındaki maişetlerini biz taksim ettik” (Zuhruf, 32) mealindeki ayette geçen maişetin bir manası da istidat ve kabiliyetler olsa gerektir. Ayetin devamında “Ta ki birbirlerine iş gördürebilsinler” denilmesi de bu manayı teyit etmektedir. İnsan istidatlarının farklılığı ve birbirinden üstün olma keyfiyeti, insan topluluklarının bulunduğu her yere siyaseti de beraberinde taşır.
Ne ki bu fıtri haldeki siyaset nötrdür. Ona pozitif ya da negatif değer kazandıracak olan siyasetin kullanılış biçimidir. Bu bağlamda siyaseti müspet ve menfi olmak üzere iki ana kategoride değerlendirmek mümkündür. Biz bunlardan müspet olanına rahmani menfi olanına ise şeytani siyaset deme meylindeyiz.
Rahmani siyaset, başta Peygamber Efendimiz olmak üzere nebilerin ve onların arkalarından iz sürüp gidenlerin gerçekleştirdikleri siyasettir. Efendimiz, “Farzlarla emir olunduğum gibi insanları sevk ve idare etmekle de emir olundum” buyurarak, siyasetin de kendi asli vazifelerinden biri olduğuna işaret buyurmuşlardır. Siyaset sadece devlet yönetimine has bir alanda gerçekleşen olgu değildir; fakat o alanda da yine insanlığa örnek olması için peygamberler gönderilmiş ve Rahmani siyasetin talimi bizzat onların öğretileriyle yapılmıştır.
Rahmani siyasetin birinci anahtar kavramı hiç kuşkusuz “teavün/ yardımlaşmak” prensibidir. “İyilikte ve takvada birbirinizle yardımlaşın, günahta ve düşmanlıkta yardımlaşmayın” (Maide,2) ayeti bu anahtar kavramı bütün kuşatıcılığı ile ifade eder. Ayette mukabele sanatı bulunduğuna göre, burada “birr”den maksat günah olmayan her faydalı iştir. Takvadan maksat ise sonu düşmanlığa dayanmayacak davranışlar bütünüdür.
Şeytani siyaset ise cidali, kavgayı esas alır; varlığını devam ettirmeyi bir başkasını yok etmeye bağlar. Bölme, parçalama, yutma şeytani siyasetin asla vazgeçemeyeceği sabitelerdir. Irk, renk, dil ayrışmalarıyla asimilasyonu besleyen her zihni yapı şeytani siyasetin çarkını döndüren unsurları kendinde barındırıyor demektir.