Sünni-Şii uzlaşması üzerine
İslam içine atılmış en büyük ve kalıcı fitne hiç şüphesiz Şii- Sünni ayrıştırmasıdır. Bu tefrika sebebiyle Ehl-i Beyt nice zulme maruz kalmış; özellikle Emevi ve Abbasi...
İslam içine atılmış en büyük ve kalıcı fitne hiç şüphesiz Şii- Sünni ayrıştırmasıdır. Bu tefrika sebebiyle Ehl-i Beyt nice zulme maruz kalmış; özellikle Emevi ve Abbasi dönemlerinde sürgünden sürgüne gönderilerek yersiz yurtsuz bırakılmışlardır.
Ehl-i Beyt, sünnet-i seniyyenin irsi taşıyıcıları ve temsilcileri olmaları sebebiyle asıl ehl-i sünnet velcemaat tanımının tam karşılığı onlardır. Onların karşıtlarını bu unvan ile anmak ve de Ehl-i Beyti Şia kalıbı içine hapsetmek doğru olmayan bir yaklaşımdır; ve maalesef bu yanlış günümüze kadar tarihi yanlışlar devri daimi halinde süre gelmiştir.
İmam Şafi, eğer Hz. Ali’ye muhabbet Şiilikse, insanlar ve cinler şahit olsun ki ben Şii’yim, der. Hz. Ali sevgisi ortak payda alındığında Sünniler ne kadar Sünni isek Ehl-i Beyt de o kadar belki daha fazla Sünnidir; ve onlar ne kadar Şii ise Sünniler de o kadar belki daha fazla Şiidir. Mevcut ayrışımı ortadan kaldıracak en isabetli formül de bu olsa gerektir.
Şia, velayet ve hilafet şiası olmak üzere ikiye ayrılır. Velayet şiası Hz....