Erdoğan “şah” dedi; turnusol kağıdı Kılıçdaroğlu’nun elinde kaldı
Tv100 Gazetesi Yazarı Latif Şimşek'in bugünkü (07.10.2022)''Erdoğan “şah” dedi; turnusol kağıdı Kılıçdaroğlu’nun elinde kaldı'' başlıklı yazısı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Başörtüsü Kanunu” önerisinde samimi miydi, değil miydi? Hamle siyasi miydi çözüm odaklı mıydı?
Muhafazakârlardan oy almadan, Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini bilen Kemal Bey, önemli bir hamle yaptı. Erdoğan, “şah” çekince, turnusol kağıdı Kılıçdaroğlu’nun elinde kaldı.
Çünkü, samimiyet şarta bağlanamazdı ve ispatlanması için yapılması gereken her şey yapılmalıydı.
Başörtülü parti meclisi üyesi, İmam-Hatiplilerle helalleşme, bozkurt işareti, gibi popülist yaklaşımlar, CHP tabanı tarafından karşı kitleyi etkilemeye dönük, özgül ağırlığı olmayan hamleler şeklinde algılandı. Ama iş başörtüsü hakkını Anayasa’ya koymaya gelince “bir dakika” dediler. “Laiklik” dediler.
Kanunla tehlikeye girmeyen laiklik, Anayasa’ya konulunca nasıl elden gidiyor onu da anlamadım. “Kanunla gelen nasıl olsa kanunla gider” rahatlığı mı?
DERTLERİ LAİKLİK MİYDİ?
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra galip-mağlup tüm ülkeler yaralarını sarmak için, daha çok çalışmak, daha çok üretmek gerektiğinin farkındaydı. Öyle de yaptılar. Daha çok ürettiler, daha çok çalıştılar.
Savaşın perişan ettiği ülkeler bir bir kalkınırken, savaşa girmemiş Türkiye, toplu iğneyi bile ithal ediyor, kıtlıklarla boğuşuyordu. Bir yandan da dindarlara geçit vermiyor, din kitaplarını yasaklıyor, cemaatlerle uğraşıyor, ne pahasına olursa olsun laikliği koruyordu. Nuri Demirağ’ın ürettiği uçakları toprağa gömüyor, Devrim otomobilini oldu-bittiye getirerek, bir depoda çürümeye terk ediyordu. Ama olsun, “laiklik” elden gitmiyordu ya! Ekmek karneye bağlansa da laiklik dimdik ayaktaydı nasılsa. Asayiş berkemaldi.
Berlin’de, Paris’te, Londra’da, Roma’da kilise çanları çalarken, cemaatler kiliseleri doldururken, kimse laiklik tartışması yapmıyordu. Batılı öğrenciler çan sesleri arasında üniversitelere gidiyor, mühendisler yeni makineler geliştiriyordu. Bu arada Türkiye’de, “Sabah ezanı okunsun mu okunmasın mı?” sorusu gündemin en önemli maddesi oluyor, ilkokullarda öğrenciler, Amerika’nın lütfettiği, savaş artığı peksimet ve süt tozlarıyla karınlarını doyurmaya çalışıyordu.