Aslına dönme savaşı!
Yeni sezon işgal ve savaşla, dış çatışmalarla, iç çekişmelerle geliyor yine. Ne kadar hazırlıklıyız bu müfredata derseniz, darbe ve küresel işgal girişimleri, terör saldırıları...
Yeni sezon işgal ve savaşla, dış çatışmalarla, iç çekişmelerle geliyor yine. Ne kadar hazırlıklıyız bu müfredata derseniz, darbe ve küresel işgal girişimleri, terör saldırıları, hendek savaşları vesaire ile epey idmanlı olduğumuz muhakkak.
Yine şiir yazamayacağız, sanat konuşamayacağız, yine bütün gündem siyasi polemikler, hudut savaşları vesaire diyenler için bir önerme olsun bu yazı. Zira asıl savaş, kendi nefsimize karşı verdiğimiz mücadele. İnsan olma uğraşı. Ve bu uğurda gerçeğini bilme, ona kavuşma / şuurlanma operasyonu.
Bu sebeple şiirimizi, şarkımızı seslendirmeye nefsimizle, aklımızla, kalbimizle, ruhumuzla sırrımızla söyleşmeye devam edeceğiz. Acizane. Asıl politik olan budur diyerek. Sanata kültüre yukarıdan aşağıdan sağdan soldan velhasıl her cihetten bakmaya devam edeceğiz bu sezon da.
Şimdi solgun yapraklar dalından kopup uçuşuyor havada, düşeceği toprağa odaklı. Bize gereken ise taze yaprak. Aşk. Şiir. Tevhid. Gerçek. Benliksiz ben. Kalp. Bütün bunlar... Nurun yeri ve gökleri kapladığının şuuru. Bir idrak. Çünkü yaprak tazeyken sarılıyor!
***
Yola çıktık evet. Yol uzun. Yolcular öfkeli. Kimi şehvetten kimi gazaptan kimi şundan bundan mustarip. Sarılamadan sararıp soluyor yaprağımız. Hayat bütün tortularıyla, bütün çamuru çıbanıyla temizlemeye çalıştığımız kalbi lekelemeye, kirine kir, pasına pas katmaya devam ediyor.