‘Bize göre gelip geçen sultanlar’
Gece, senin içinde gurbet. Garib bülbüllerin vakti. Gökyüzünde yalnız gezen yıldızların vakti. En yaşlı anılar iki kelimeye sığacak hale geliyor, tek emir kipiyle çıkıp gidiyorlar...
Gece, senin içinde gurbet. Garib bülbüllerin vakti. Gökyüzünde yalnız gezen yıldızların vakti. En yaşlı anılar iki kelimeye sığacak hale geliyor, tek emir kipiyle çıkıp gidiyorlar anlamlarından.
Söylenmemiş bir söz kalıyor geceleyin senden geriye. En unutulmaz aşklar gözlerinden bir damla yaş gibi süzülüp gidiyor.
Geçmişi bugüne getiriyor gece. Başlangıçlarla sonları birbirine bağlayan, bütün düğümleri uçsuz bırakan gece. Onunla örtüyor, örtünüyorsun ta derinlerde.
Geceleyin batmayan bir dolunaya tutulmuşsun. Karanlıkta göremeyen gözlere inat, renkli gölgelere rastlamış gibi bir mucizenin içindesin. Her şey mümkün.
Aşıklar yorgan altında güzelleşirken üşüyen çıplak ayakların niyazında uzuyor senin gecen. Bir kiraz çekirdeği gibi döne döne diplere yuvarlanıyor amelin.
Özlemini duyduğun kavuşma için umulmadık diyarlarda bilmediğin bir dilde aslını arıyorsun. Yastıklarını ıslatan dualarıyla bir rüyadan diğerine kendini seyredip duruyor kimileri de. Sen uyanıksın.
Yorulmuyor gönlün sevmekten. Kesilmeden nefesin, insanlığın bütün nefeslerini içine alıyormuş gibi çoğalıyorsun. Bir insanda her insan. Her insanda bütün insanlar.