İnsan: Akıp giden bir umman…

Eski şarkılar eski kokular gibidir. Hatırlanmaya mahkûmdurlar. Gönül hafızasında hep derin dondurucuda dururlar. Bir sinyal alır almaz erimeye başlar, yüreğinizi yakarlar kaldığı yerden. Geçenlerde...

Eski şarkılar eski kokular gibidir. Hatırlanmaya mahkûmdurlar. Gönül hafızasında hep derin dondurucuda dururlar. Bir sinyal alır almaz erimeye başlar, yüreğinizi yakarlar kaldığı yerden. Geçenlerde gençliğimin nefeslerinden biri, Charles Aznavour vefat ettiğinde, eski şarkılara döndüm. Joe Dassin’lere, Moustaki’lere.

Yitip giden dünyanın sesini hatırladıkça anıların da benimle birlikte yaşlandığını fark ettim. Gençliğimdeki biraz bohem, biraz romantik ruh halini yansıtan Fransız ozanlar bugünün küresel mega şehirlerinde ve sanal âlemlerde arşivlik birer numune olarak kaldı. Devamı yok, çoktan karışmışlar bambaşka iklimlere.

Fransızca; gençliğimde şarkı söylediğim, günlük tuttuğum, şiir yazdığım, rüya gördüğüm dil. Ozanlarıyla, filozoflarıyla, sosyologlarıyla. Anadilimde olgunlaşacağım günlere gelene dek beni farklı kültürlerde gezdiren ilk yabancı dilim.

Evet, eski şarkılar sizi bir zamanlar olduğunuz ve artık olmadığınız başka bir dünyaya taşırlar. Oraya dönersiniz ama dönen de bir başkasıdır artık. O şarkıları dinleyip söyleyen kişi, sanki sizden öte bir başkası gibi; değişen suların değişmeyen suyu gibi ıslatır durur yaşlar yanaklarınızı.

Kap genişlemiştir muhakkak. Ben içindeki benlere her seferinde bambaşka bir ben ile bitimsiz yolculuk! Ama yine de dökülür yaşlar, geçip giden yıllar gibi.

*

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu mecradaki son yazı 22 Haziran 2019 | 307 Okunma İstanbul’dan Elmalı’ya beldeleri merkez yapan nefes! 18 Haziran 2019 | 141 Okunma Öğrenmenin önündeki en büyük engel: Benlik kibri 15 Haziran 2019 | 274 Okunma Siyaset meydanı da ‘akleden kalb’e dahil 11 Haziran 2019 | 62 Okunma Birlikte geçilen kapılar, tek başına girilemeyen odalar 08 Haziran 2019 | 159 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar