İstanbul’a ‘kentsel dönüşüm’ için ‘içerden dönüşüm’ gerekiyor!
Otobüs duraklarında, vapurda, metroda, bizim mahallenin ve herhalde diğer bütün mahallelerin erkekler kahvesinde hep seçim tartışmaları devam ediyor. Geçen gün kulak misafiri oldum bizim kahvenin önünde. “Ben partiye...
Otobüs duraklarında, vapurda, metroda, bizim mahallenin ve herhalde diğer bütün mahallelerin erkekler kahvesinde hep seçim tartışmaları devam ediyor. Geçen gün kulak misafiri oldum bizim kahvenin önünde. “Ben partiye bakmam, tanıdığım adaya bakarım” diyordu biri. Karşısındaki ise ona karşı çıkıyordu.
“Öyle diyorsun ama senin aday benim adayı dövdü. Zorbaya oy mu verilir!” Bunun üzerine beriki “adamın işine bakılır” diye cevap verince, “zorbaya oy vermem” lafını yedi. Ve giderek sesler yükseldi. Kim kimi dövecek, dövmenin siyasetiyle kim övülecek kim sövülecek bilemem. Lakin İstanbul ve semtleri için en eksikliğini duyduğumuz şey nedir diye düşününce ilk gönlüme gelen şu:
İstanbul’un gündelik yaşantısındaki bir edep, bir üslup, bir maneviyat eksikliği. Lakin siz bunu dini ritüeller filan olarak anlamayın. Kastım bu değil. Hayatımızın toplamına yayılan bir vakıf kültürü eksikliğinden söz ediyorum.
Herkes çok benci oldu bu şehirde. Biraz da senci olmak lazım. Çünkü benlik arttıkça tatminsizlik ve tüketim artıyor. Tabii talan da. Kentsel dönüşümden ziyade ben’sel dönüşüm oldu bizimkisi.
Şunun da altını çizeyim bu vesileyle: Din kültürü kamusal alanda görünür olmaya başladıkça tevazu azaldı, riya ve gösteriş arttı. Bu da dinin maneviyatını yani iç yüzünü örttükçe bize kalan görünüşten ibaret yanı oldu. Yani dini kültür sosyolojik olarak yaygınlaştıkça dünyevileşti ve kalbi zevkten uzaklaştırdı. Huşudan, edepten, estetikten uzaklaştıkça hikmetten, irfandan ve mayamızın sırrından da uzağa düştük.
Din kültürü görünmez hale elbette gelmesin yeniden. Yasakçı yönetimlerden çok çektik. Lakin mânâyı şekilden ibaret tutarsanız kalpsiz bir eylemler bütünü ile gönül medeniyeti kuramazsınız. Her tür kışkırtmaya açık hale gelir, tuzaklardan tuzaklara düşersiniz. Bugün hâlâ olduğu gibi.