‘Kişisel gelişim’ küllî manayı örtüyor!
Kişisel gelişim adı altında önerilen modern yöntemler belli aşamalarda ne kadar işe yararsa yarasın son kertede kişinin nefsini bilmesine katkı sunmuyor, ruha akla kalbe yaklaştırmıyor. Aksine benliğinin en alt merhalesine...
Kişisel gelişim adı altında önerilen modern yöntemler belli aşamalarda ne kadar işe yararsa yarasın son kertede kişinin nefsini bilmesine katkı sunmuyor, ruha akla kalbe yaklaştırmıyor. Aksine benliğinin en alt merhalesine, egosuna kilitliyor onu. Çünkü kişiyi benliğinin altın kafesine hapseden tema hiç değişmiyor: Faydacılık!
Yoga yaparsam stresten kurtulurum, aromaterapiye gidersem sıhhat bulurum, homeopatik yaşarsam huzurlu yaşarım, namaz kılarsam vesveseden kurtulurum vesaire. Her ne yaparsan kendi gelişimine yararlı olmalı, her ne eylesen sağlığına kariyerine huzuruna mutluluğuna katkı sağlamalı, her nasıl yaşarsan kendine yarar sağlamalısın.
Nedir bu? Kişisel faydacılık temelli bir gelişim. Nereye götürüyor bizi? Nefsimizi bilmeye mi, onu örtmeye mi? Benliğimizi bu kadar geliştiren bu algıdan ibaret bir kişisel gelişim metodu arifane bir tavra bizi yöneltebilir mi? Varlığın iç yüzünü tabir ettirir mi, bizi manamıza kavuşturabilir mi?
***
Her şeyi kendi yararın için yapmak bir tür kibir (gizli benlik) oluşturuyor hepimizde. Doğal hak haline geliyor almak. Sürekli kendinde hak bulmak, Hakkı kendine izafe etmek aslında Hak yok demeye geliyor. Her istediğinin doğal sahibi olarak benliğini kutsayan biri sanki alarak tatmin olabilirmiş gibi.
Bir bakıma rantçılık, rüşvetçilik vaadi bu yöntemler. Kişiyi ancak kendine ayırdıklarıyla (para mülk itibar vs) yani sahip olduklarıyla var etmeye odaklı.