Nenelerden oluşan ‘gece ordusu’
Geçen gün bu yakıştırmayı ilk kez duydum; gece boyunca ya da seherde uyanık kalıp dua eden, zikir çeken nenelerimiz, ninelerimiz için söyleniyordu; gece ordusu. Ne kadar dolu bir tanım, dedim, tıpkı Anadolu gibi bu...
Geçen gün bu yakıştırmayı ilk kez duydum; gece boyunca ya da seherde uyanık kalıp dua eden, zikir çeken nenelerimiz, ninelerimiz için söyleniyordu; gece ordusu. Ne kadar dolu bir tanım, dedim, tıpkı Anadolu gibi bu kadınların gece hali. Muhabbetle, gayretle, şevkle, hasretle dolu.
Herkesi uyuttuktan sonra gün boyu yorgunlukları yetmezmiş gibi gece ameli başlıyor. Bizler mışıltılarla, mırıltılarla, hışırtılarla rüyadan rüyaya geçerken onlar yastıkla yorganın hep uyanık olan yüzünde ailenin, memleketin milletin, vatanın rüyasını görüyorlar. Devlet analar!
Küçüklüğümde İstanbul şehir hayatında memleketini çok seven kadınlar vardı ama onların fiili dua niyetine geçen eylemlerini ancak vatandaş düzeyinde bazı haksızlıklara karşı çıkma yürekliliği gösterdiklerinde fark ederdim.
Mesela 70’li yıllarda henüz küresel kapitalist sistem yokken, yerli malı kullanma konusunda çok hassas bir öğretmenim vardı, tek başına oturuyordu, kimin neye ihtiyacı varsa elindekini veriyordu ve öğrencilerin vicdanına hitap edebilmesi için sadece davranışlarıyla hayatı yetiyordu.
Lakin genelde bu tarz kişiler kendilerini gösterecek bir sendikal örgüt lideri, bir kurumsal müdire, bir dernek faaliyeti sorumlusu değillerdi, hele vatsap grubu yöneticisi hiç değillerdi tabii. İyilik, mertlik, cesaret, diğergamlık, merhamet üzeri örtülü olarak yaşanan insani durumlardı. Teşhire açık bir hayatımız yoktu.
Kadınların bir de üstelik çalışma hayatından uzakta oluşu, onları daha da görünmez kıldığından ev içlerinde, iç dünyalarda hangi yükleri nasıl kaldırdıklarının pek farkına varılmazdı. 70 yaş üstü neneler bugün anlatır; onların suyla ilişkilerini mesela bugünün kapitalist annelerinin anlayabilmesi mümkün değil.