Seçen de biziz, seçilen de!
"Belediyeden bir tanıdık arıyorum” dedi. Mahalleden selamlaşırız, nadiren konuşuruz ayaküstü. Her seferinde devlete hükümete saydırır, adamlar her şeyi kirletti, bozdu, çürüttü vesaire....
"Belediyeden bir tanıdık arıyorum” dedi. Mahalleden selamlaşırız, nadiren konuşuruz ayaküstü. Her seferinde devlete hükümete saydırır, adamlar her şeyi kirletti, bozdu, çürüttü vesaire.
Hayırdır dedim. Ormanlık bölgede arazisi varmış, ev yapmak istiyormuş ama kanun onun arzusuna uygun olacak şekilde izin vermediğinden tanıdık arıyormuş işini yaptırmaya.
Nutkum tutuldu. İşte biz önce kendi hırslarımız yüzünden nasıl hak yediğimizi, nasıl kötülüklerin bize süslü püslü göründüğünü fark edelim. Suçu hep yöneticilerde buluyoruz da, biz çok mu masumuz peki dedim.
Şimdi belediye seçimleri için caddeler, kavşaklar, park yerleri bangır bangır siyasilerin propagandasıyla inliyor. Acaba şu neredeyse 20 milyonluk şehirde kim bu gümbürtülerin etkisiyle gidip oy kullanacak, her seferinde merak ediyorum. Olumsuz tesir dışında bir işe yarıyor mu bu yöntem hiç bilmiyorum.
Lakin şunu biliyorum. Hangi partiden hangi başkan adayı hangi meclis üyesi şusu busu seçilirse seçilsin, malzeme biziz. Seçen de seçilen de. Kendimiziz. Birinin gidip diğerinin gelmesinden ibaret bir belediye seçimi neredeyse hiç yaşanmadı bu memlekette.
Zira burada seçimler tamamen Türkiye’nin dünya ölçeğindeki durumuyla ve onu içerden ve dışarıdan yönetmeye kalkışan küresel aktörlerle kurulan ilişkiyle ilgili. Ve her seçim döneminde olduğu gibi bambaşka siyasi tuzaklar yüzünden yine çok kritik.