Siyaset meydanı da ‘akleden kalb’e dahil
Kameralar gerçeği göstermiyor, haberler ikna edemiyor, ebeveynler çocuklarını terbiye edemiyor, anlamak ve hemhâl olmak kavuşturmuyor, vermek kıymetlendirmiyor, gayret takdire değmiyor, giyinmek örtmüyor, soyunmak...
Kameralar gerçeği göstermiyor, haberler ikna edemiyor, ebeveynler çocuklarını terbiye edemiyor, anlamak ve hemhâl olmak kavuşturmuyor, vermek kıymetlendirmiyor, gayret takdire değmiyor, giyinmek örtmüyor, soyunmak açmıyor, merhamet onurlandırmıyor, dayanışmak bereketlendirmiyor.
Saniyelerle algılanıyor dönüşüm. Değişimi izlemek için hız göstergeleri yeni birim bulup ölçene kadar, bir çağ daha kapanıp yenisi açılıyor. Nasıl bir devirse bu!
Söz kalıplarına, slogan ve terimlere, kavram ve söylemlere bir anlam verene kadar içi yeniden boşalıyor her birinin. Kelimeler yetmiyor ifade etmeye.
Gerçek; böylesine bir ilim çağında izini saat başı kaybettiriyor. İlim açığa çıktıkça alimler kendini gizler der büyüklerimiz. İliklerimize kadar hissediyoruz bunu. Ne kadar doğru!
Siyasette de her şey gözümünüz önünde aleni olarak cereyan etmeye devam ediyor. Fakat can gözüyle, can kulağıyla algılamak öylesine zor. Her haber kurgusunun ve her güdümlü kelimenin sözcüleri var ki gerçeğin algılanmasına en büyük engel onlar.
Herkesin çok konuştuğu bir devirde söz, gerçeğe en büyük engel!