Bediüzzaman ve Halkçılar (2)
Bu ikinci bölümün hemen başında, üç önemli noktanın daha altını çizerek konuya öyle devam edelim.BİR: Üstad Bediüzzaman’ın hiçbir sözünden, siyâseten “Halk Partisini...
Bu ikinci bölümün hemen başında, üç önemli noktanın daha altını çizerek konuya öyle devam edelim.
BİR: Üstad Bediüzzaman’ın hiçbir sözünden, siyâseten “Halk Partisini tercih” hükmü veya mânası çıkmaz. Eski, Yeni ve Üçüncü Said’in yazdıkları meydanda. Kimse çıkıp da aksi yönde bir delil bulamaz, getiremez... Demokratları tercih eden Said Nursî, onlara da Kurân’ın kànun-i esâsisi olan “Velâ teziru...” âyetini sıklıkla hatırlatarak şu mesajı vermiştir: Suç, şahsîdir. Bir suçlu yüzünden, onun ailesini, akrabasını, partisini cezalandırmayın. Zira, toplu cezalandırma zulme, hatta “vahşî irticaya” yol açar.
İKİ: Özellikle 1950 öncesi çeyrek asırlık dönemde, Said Nursî başına ne geldiyse, bu zâtın Halk Partisi kurucu reislerine dost olmaması, dahası, aralarında “küllî bir muhalefet”in olması sebebiyle gelmiştir. Bediüzzaman’ın çektikleri bir yana, o parti milletin tamamına öyle affedilmez şeyler çektirmiş ki, “Bu asîl Türk milleti, ihtiyariyle o partiyi kat’iyyen iktidara getirmeyecek” denilmiş.