Çifte hizmete dâvet (5)
Nur Talebeleri, neredeyse yarım asır boyunca “Risâle-i Nur’un Latince baskısı olur mu, olmaz mı?” tartışmasını yaşadı.Yaklaşık çeyrek asırdır, ayrıca “Nur Risâlelerinin...
Nur Talebeleri, neredeyse yarım asır boyunca “Risâle-i Nur’un Latince baskısı olur mu, olmaz mı?” tartışmasını yaşadı.
Yaklaşık çeyrek asırdır, ayrıca “Nur Risâlelerinin lûgatçeli basımı uygun mu, değil mi?” tartışmasını yaşıyor.
Bütün bu tartışma ve çekişmelerin ne kadar gereksiz, lüzumsuz ve abesle iştigal olduğu hususu, şimdi çok daha iyi anlaşılır bir hale geldi.
Buna da şükür demeli. Ama, bir yandan da boşa harcanan onca zamana, imkâna, enerjiye hayıflanmalı. Tâ ki, hiç olmasa bundan böyle, bu tür şeylerle vakit ve emek zayi edilmesin.
* * *
Hakikaten, Risâlelerin Latince basımına karşı gelmek gibi lûgatnâmeye karşı gelmek de aynı derecede haktan-hukuktan ve dahi mantıktan yoksun bir davranış biçimidir.
Şüphesiz, tabiratta olduğu gibi hurûfatta dahi aslın, orijinalin yerini başka birşey tutmaz. Ama, feyizli istifade nisbeti ayrı, izin ve ruhsat meselesi ayrıdır.
Nitekim, Nur Risâlelerinin hem Latince (yeni hurûf ile) basımına, hem de lûgatnâme ile neşrine izin veren, Bediüzzaman Hazretleri’nin bizzat kendisidir. Ki, bu meselede birinci derecede ve hiç tartışmasız şekilde yetki ve tasarruf sahibidir.
Herkesin mâlûmu olan bu yetki ve tasarrufunu ise, 1950’li yıllarda umum Nur Külliyatı’nın matbaalarda Latince basılmasına izin vermesi ve gördükten sonra da sevincinden ağlamasıyla ilân ve ispat etmiştir.