Hüzünlü bir ayrılık...
Kendi kızımız gibiydi, Nursena. Ona ailemizin bir ferdi gibi bakıp ilgileniyorduk. Erken vedâ eyledi. Çok hazin bir ayrılık oldu. Kendi öz evlâdımızı kaybetmiş gibiyiz. Ailesinin acısını, bütün...
Kendi kızımız gibiydi, Nursena. Ona ailemizin bir ferdi gibi bakıp ilgileniyorduk.
Erken vedâ eyledi. Çok hazin bir ayrılık oldu.
Kendi öz evlâdımızı kaybetmiş gibiyiz. Ailesinin acısını, bütün zerratımızla yaşıyor ve paylaşıyoruz.
* * *
Aslen Urfa’lıydı. Ailesi Van’daydı. Kendisi İstanbul’da Tıp Fakültesinde okuyordu.
Öğretim yılı bitince, o da ailesinin yanına gidecekti; Ramazanı, Bayramı birlikte geçireceklerdi.
Olmadı. Van’a gidecek uçağa binmek üzere havaalanına vardı; orada fenâlaşıp düştü.
Hastahaneye kaldırıldı. Tedâvi altına alındı. İki hafta kadar yattı ve bu hafta başında dünya hayatına vedâ eyledi, gitti.
* * *
Artık Tıbbı bitirip doktor olmayı hayal ediyordu.
Tam da gelinlik çağındaydı.
Kefeni gelinliği oldu. Şu mübarek günlerde, tertemiz bir şekilde Rabbine kavuştu.
Van’a gidecek uçağa binemedi; mânen kanatlandı, âhiret âlemine uçup gitti.
İnşaallah, tahkiki iman vesikasıyla göçüp gitti.
İşte, Twitter hesabına Risâle-i Nur’dan sabitlemiş olduğu son sözler: “Bilirsin ki: Ömür kısadır, lüzûmlu işler pek çoktur. Acaba, benim gibi sen dahi kafanı teftiş etsen, malûmatın içinde ne kadar lüzûmsuz, faidesiz, ehemmiyetsiz odun yığınları gibi camid şeyleri bulursun?