İki Avrupa’nın ayrışması
Cenâb-ı Hak, bir kimseyi cezalandıracağı zaman, önce o kimseyi açık, alenî bir yanlışın içine doğru sürükletir. Ona fâhiş bir hata yaptırır. Kendi eliyle, ayağıyla...
Cenâb-ı Hak, bir kimseyi cezalandıracağı zaman, önce o kimseyi açık, alenî bir yanlışın içine doğru sürükletir. Ona fâhiş bir hata yaptırır. Kendi eliyle, ayağıyla, ağzıyla yanlış bir yola saptırır. Vesaire...
İşte, şimdilerde İngiltere’nin durumu da aynen böyledir.
Avrupa’nın bu en gaddar, en zalim, en mağrur, en sinsi, en egoist, en kapitalist, en emperyalist, en ceberrut, en işgalci, en sömürgeci devleti, zaten kerhen ve “yarım ağız” şekilde içinde yer almış olduğu Avrupa Birliği’nden “kendi isteğiyle” ayrılma kararı aldı.
Böylelikle, başlarına gelecekler hakkında, hiç kimseden şikâyette bulunma bahaneleri dahi kalmadı. “Kendi düşen ağlamaz” misâli...
Ayrıca, bu durum, onlar hakkındaki İlâhî adâletin tecellisine de zahirî bir sebep teşkil etti.
Bundan sonra, çekeceği var artık Büyük Britanya’nın...
Sarsıntılar sürecek
“Batı” ya da “Avrupa” deyince, akla ilk gelen ülkelerden biridir İngiltere. Bu sebeple, Avrupa’da ve diğer kıt’alarda oynadığı rolleri önemsemek, dikkate almak gerek.
Düşünün ki, dünyada yıldızı giderek parlayan Kuzey Amerika’daki Kanada ile kıt’a ülkesi Avustralya’nın da dahil olduğu en küçüklü büyüklü en az on ülke daha Büyük Britanya’ya, yani İngiliz Krallığına bağlı.