Sinek Risâlesi’ni okuma zamanı

Risâle-i Nur Külliyatı’nda yer alan mecmualardan biri de “Sinek Risâlesi”dir. 28. Lem’â’da makamı bulunan bu risâle, 1935’te Eskişehir Hapishanesi’nde telif edildi. Latince matbu olarak neşredilmesi...

Risâle-i Nur Külliyatı’nda yer alan mecmualardan biri de “Sinek Risâlesi”dir. 28. Lem’â’da makamı bulunan bu risâle, 1935’te Eskişehir Hapishanesi’nde telif edildi. Latince matbu olarak neşredilmesi, Üstad Bediüzzaman’ın vefatından sonra mümkün olabildi.
'Sinek Risâlesi'nin işaret ettiği hikmetli hakikatler, adım adım gün yüzüne çıkıyor.

Daha düne kadar 'düşman' gibi gösterilen sinekler, meğerse büyük zararları bertaraf eden birer temizlik memurları imiş.

Dahası, günümüz dünyasında, sineklerden antibiyotik üretilmeye bile başlandı.

İçine girdiğimiz Mayıs ayı, bahar mevsiminin sonu, yaz mevsiminin ise başlangıcını teşkil ediyor. Yani, sineklerin hızla çoğalmaya başladığı mevsim.

Bu vesileyle, Latif Nükteler içinde yer alan Sinek Risâlesi’ni tefekkürâne, hatta mümkünse mütalâalı şekilde yeniden okumayı teklif ve tavsiye ederek, konuya öyle devam edelim.

* * *

Evet, ilk telif edildiği 1930'lu yıllarda okuyan herkesi hayret ve taaccüp içinde bırakan Yirmi Sekizinci Lem'adaki "sinek bahsi", uzun yıllar boyunca Osmanlıca orijinal haliyle arşivlerde itina ile muhafaza edildi. Bir maslahata binâen, yani haklı bir gerekçeye istinaden Lâtinceye çevrilmeyip tâbedilmedi. Risâlenin ilk baskısı, sanırım 1980’lerde yapıldı.

Bu risâleyi yeni okuyanlar, bir daha, bir daha okuma ihtiyacını duydu. Eserde anlatılanlar, inanılır gibi değildi. İlk anda anlamakta ve hele kabullenmekte, insan o derece zorlanıyor ki...

Zira, sineklerin mikrop taşıyıcı değil, aksine mikrop emici olduğu, kesretle yaratılmalarının ise, çok hikmetli ve insanlar için çok faydalı olduğu, izâhlı ve son derece de iddialı bir şekilde, ilim âleminde ilk kez görülüyor, bir kitabın satırlarında, sayfalarında ilk kez arz-ı endâm ediyordu.

Hasılı, sineklerin birer tabip, birer sıhhıye memuru olduğunu kabullenip hazmetmek, kolay şey değildi. Şayet, bu eser ilk telif edildiği yıllarda, hatta bundan kırk-elli sene evvel basılıp Lâtince yayınlansaydı, belki de çoğu ilim çevrelerinden ve ilâç firmalarından olmak üzere, büyük tenkitlere, şiddetli hücumlara hedef olacak ve böyle safsata şeyleri okumayın diye aleyhte müthiş propaganda yapılacaktı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Meşrûtiyetten önceki Şûrâ 01 Nisan 2018 | 268 Okunma Türk Ocakları ve Barbaros heykeli 25 Mart 2018 | 174 Okunma İki Çanakkale var 18 Mart 2018 | 173 Okunma Yeşilaycıydı; katledildi 05 Mart 2018 | 216 Okunma Seferberlik hâli 27 Şubat 2018 | 239 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar