Tek adam’ siyaseti, vesayeti, esareti...
Evet “tek adam” siyaseti, adım adım vesayete, en nihayet esarete doğru sürükleyip götürür.Esasen, başka türlü bir beklenti içinde olmak, kendi kendini oyalamak, belki de aldatmak anlamına gelir. Zira, tek...
Evet “tek adam” siyaseti, adım adım vesayete, en nihayet esarete doğru sürükleyip götürür.
Esasen, başka türlü bir beklenti içinde olmak, kendi kendini oyalamak, belki de aldatmak anlamına gelir.
Zira, tek adamcılığın hâkim olduğu yerde, şu tarz gelişmeler bir cihette kaçınılmaz şekilde zuhûr eder:
1) “Tek adam”ın etrafını tetikçiler, alkışçılar, yağcılar, yaranmacılar, müdahaneciler, menfaatperestler, menfaati için zillete tenezzül edenler kuşatır.
2) Gazeteler, birbiriyle yaranma yarışına girer. Hemen her gün tek adamın resmini, mesajını manşete-sürmanşete taşır. Kiralık, satılık kalemler borsaya düşer. Münafıklık tavan yapar. Kabalık, yılışıklık, yüzsüzlük... en çok rağbet edilen iş ve meslekler haline gelir.
3) Televizyon kanallarında, “tek adam”ı haber yapmak, onunla ilgili haberleri ilk sıralara taşımak, normal yayın akışını bile keserek onun konuşmalarını canlı yayınlarla kitlelere ulaştırma çabası, en önemli yayıncılık hizmeti haline gelir.
4) Seviyesiz, niteliksiz, karaktersiz şahıslar, temayüz etmiş kimseleri dışlamaya koyulur; mümkünse onları “tek adam” ile karşı karşıya getirip diskalifiye etmeye çalışır. Tâ, etrafta kendisine rakip olacak kimseler kalmasın; tek adam da onlara muhtaç, yahut mecbur hale gelsin.
5) “Tek adamcılık” siyasetinin hâkim olduğu yerde, düşünce tembelliği meydan alır. İdrak daralır. Ufuklar kararır. Muhakeme gücü zaafa uğrar. İlerisi görünmez hale gelir.
Ölçü “tek adam”ın kendisi olduğu için, idrak ve muhakeme yoksunları, tapındıkları adamı “mutlak gerçeğin” merkezine yerleştirir. Onlara göre, “tek adam”a taraf olan ve ona mutlak itaat eden iyidir, doğru yoldadır; ona muhalif olanlar ise kötüdür ve doğru yoldan sapmış kimselerdir.