Yangını söndürme çabası
Alevleri göklere yükselen yangınlara seyirci kalmak, hamiyet sahibi kimselere yakışmaz. Özellikle de kalbî, fikrî, ruhî, ahlâkî ve benzeri mahiyetteki “mânevî yangınlar” karşısında... * *...
Alevleri göklere yükselen yangınlara seyirci kalmak, hamiyet sahibi kimselere yakışmaz. Özellikle de kalbî, fikrî, ruhî, ahlâkî ve benzeri mahiyetteki “mânevî yangınlar” karşısında... * * * Mânevî yangınların etrafı sardığı, alevlerinin göklere çıktığı, içinde evladımızın yandığı, iman ve ahlâkımızın tutuşup yandığı gerçeğini bilmeyen ve teslim etmeyen hemen yok gibidir. İnsanlarımız ekreriyetle bu gerçeği kabul ettiği halde, ne var ki, tedbir ve teşebbüs noktasında hemfikir olmadıkları gibi, müşterek ve uyumlu bir hareketin içine de giremiyorlar. Ki, maalesef bu da bir başka yangın olarak karşımıza çıkıyor. Bu ikinci fecâatin sebebi ise, herkesin veya her kesimin kendini mâzur görerek nizâ çıkarması ve birbiriyle ihtilâfa düşmüş olmasıdır. “Eski Said Dönemi Eserleri”nde ne diyor, Âhirzamanın Bediüzzaman’ı: “Bu ihtilâf-ı dahilî, bizi mahvediyor. Kuvvetimizi hiçe indiriyor. Ve, bizi terbiyeye mustahak ediyor.”