15 Temmuz ve Gezi
Dünyada, hem 15 Temmuz darbe girişiminin, hem de o darbeye karşı direnişin örneği olduğunu sanmıyorum. Dindar görünümlü Yeni Gladyo'nun gerçekleştirdiği darbe girişimi ne kadar kirli ve karanlıksa, ona...
Dünyada, hem 15 Temmuz darbe girişiminin, hem de o darbeye karşı direnişin örneği olduğunu sanmıyorum. Dindar görünümlü Yeni Gladyo'nun gerçekleştirdiği darbe girişimi ne kadar kirli ve karanlıksa, ona karşı direniş de o kadar sahici ve destansıydı. O gece tarihe demokrasiye sahip çıkan bu halkın onur gecesi olarak geçecek.
Ama ne yazık ki buna öyle bakmayanlar da var. Darbeci FETÖ'cülerden, o kirli yapının gölgesine sığınan liberal sol aydınlardan veya 45 gün susan AB ve ABD'den söz etmiyorum, CHP'li siyasi aktörlerden, kendisine sol, sosyal demokrat diyen kesimlerden söz ediyorum.
Darbeye ilk başta karşı çıkmalarına rağmen bir türlü halkın darbeye karşı direnişini içlerine sindiremediler.
Bu da sürekli şikayet edilen kutuplaşmanın derinleşmesine neden oldu.
Oysa toplumsal uzlaşma açısından 15 Temmuz direnişi tarihi bir fırsattı ama değerlendirilemedi.
Siyasi söylemlerde, köşe yazılarında ve daha önemlisi 15 Temmuz kitaplarında bunu görmek mümkün. 15 Temmuz'un üzerinden 1 yıl 3 ay geçti. Bu dönemde 15 Temmuz'la ilgili çok sayıda kitap yayınlandı. Birçoğunu da okudum. Kitap yazanlar ağırlıkla 15 Temmuz'u önemseyen muhafazakar-dindar ya da liberal demokrat kesimlerden... Laik Kemalist- Sol, Sosyal demokrat çevrelerden İlker Başbuğ ve Ahmet Zeki Üçok gibi bir kaç istisna dışında kamuoyunun bildiği isim yok.
O çevrelerde özellikle 15 Temmuz darbe girişimini durduran halk direnişi adeta "yok hükmünde" sayılıyor.
İster istemez bu durumu Gezi'yle kıyaslıyorum.
Bu çevrelerce, seçilmiş hükümeti yıkmaya yönelen Gezi'yle ilgili 100'ü aşkın kitap yazıldı. Toplumsal direniş örneği hatta "devrim" olarak gösterilip övgüler dizildi.
Ama aynı çevreler 15 Temmuz gibi kanlı bir darbeyi durduran, 250 şehit veren halkın demokrasi direnişini sahiplenmedi.
Neden acaba?
Şimdi gelelim 15 Temmuz'la ilgili tarihe not düşen kitaplara...
İlk günlerde yazılan Hande Fırat'ın 24 Saat ve Mete Yarar'ın Darbenin Kayıp Saatleri kitaplarından sonra da çok sayıda kitap yazıldı. Bir kaçını sıralayalım...