ABD’nin Türkiye’deki nüfuzu
İstanbul seçimleri, iki aday arasında geçen belediye başkanlığı yarışı gibi görünse de arka planında tıpkı 31 Mart veya daha önceki seçimler gibi derin küresel hesaplaşma var. Beka meselesi tam da bu...
Çevremize bir bakın...
Akdeniz'de onlarca ülkeden 200'ü aşkın savaş gemisi var.
Suriye'nin İdlib şehri yanıyor.
ABD, Fırat'ın doğusundan çekilmediği gibi silah yığmaya devam ediyor. İran'a yönelik tehditler ve ambargo derinleşiyor.
Kıbrıs'ta bölgeyi de ateşe sürükleyecek sinsi planlar adım adım hayata geçiriliyor.
Ve ABD ile Türkiye arasında tehdide dönüşen S-400 ve F-35 olayı giderek geriliyor.
Bütün bunlar, içeride yaşanan İstanbul seçimleriyle de yakından ilişkili. Öylesine ilişkili ki, süreci yakından takibe alan küresel güçler sadece dış tehditle yetinmiyor, tehdidin dozajını iç siyasi hesaplara göre ayarlıyor.
Bir bakıyorsunuz, "F-35'i vermeyeceğiz" diyerek gerilimi yükseltiyor, bir bakıyorsunuz "İstanbul seçimlerini not ettik" deyip siyasi tehdidi yükseltiyor, sonra dönüp ekonomiyi sarsacak küresel aparatları devreye sokuyor.