Alevi-Bektaşi Başkanlığı ve iki siyaset tarzı
Türkiye, dün yüzyıllara uzanan bir tabunun nasıl yıkıldığına şahit oldu. 1950'den bu yana, dışa bağımlı, içeride de bürokratik statükocu yapının etken olduğu ve içe kapanan...
Türkiye, dün yüzyıllara uzanan bir tabunun nasıl yıkıldığına şahit oldu. 1950'den bu yana, dışa bağımlı, içeride de bürokratik statükocu yapının etken olduğu ve içe kapanan, sorunlarıyla yüzleşemeyen bir Türkiye vardı. Nihayet son 20 yılda bunun yerini, başta dindarların, Kürtlerin ve Alevilerin sorunu olmak üzere tüm sorunlarıyla tek tek yüzleşen bir Türkiye aldı.
Başkan Erdoğan ve partisi, iktidarın üçüncü yılından itibaren ertelenmiş, üstü örtülmüş hatta kangrene dönüşmüş her sorunu masaya yatırdı ve toplumun tartışmasını sağladı.
Bunları yaparken de hem içeriden hem de dışarıdan saldırılara uğradı, sınamalardan geçti. Partisi kapatılmak, kendisi de rahmetli Menderes'in akıbetiyle tehdit edilip, darbelere maruz kaldı. Ama bütün bu saldırılara, kuşatmalara rağmen geri adım atmadı. Tartışarak, konuşarak, önyargıları kırarak toplumu hazırladı ve içselleştirmesini sağladı. Toplum da en büyük desteği verdi.
Başörtüsü ve Kürt meselesini çok güçlü bir toplumsal destekle böyle çözüm noktasına taşıdı. Benzer bir süreç, 2-4 Haziran 2009'da yapılan ilk çalıştaydan sonra Alevi-Bektaşi meselesinde de izlendi. O günden bu...