Altaylı’nın Feto’ya mektubu
FETÖ, öyle kullanışlı bir ihanet örgütü ki nerede ne yapacağı, nerede nasıl kullanılacağı belli değil. Rıza Sarraf davasından NATO'daki skandala, her yerde onun izi var. Bu aslında onun becerisinden...
FETÖ, öyle kullanışlı bir ihanet örgütü ki nerede ne yapacağı, nerede nasıl kullanılacağı belli değil. Rıza Sarraf davasından NATO'daki skandala, her yerde onun izi var. Bu aslında onun becerisinden çok arkasındaki küresel aklın gücünü ve sinsiliğini gösteriyor. O üst akıl, kimi nerede ne zaman ve hangi rolde kullanacağını iyi biliyor. Hatırlarsanız, bir süre önce bu köşede eski MİT mensubu Enver Altaylı'nın tutuklandığını ve geçmiş ilişkilerini yazmıştım.
CIA ile de ilişkili olduğu bilinen Altaylı, ABD ile Türkiye arasında derin tartışmalara yol açan Rıza Sarraf olayıyla yakından ilişkili FETÖ'nün MİT içindeki önemli ismi Mehmet Barıner'in Türkiye'den kaçırılması gerekçesiyle gözaltına alınmış sonra da tutuklanmıştı.
Bu bir CIA operasyonuydu. Geçmişi soru işaretleriyle dolu Altaylı, yıllar sonra ortaya çıkmış, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası MİT'ten atılan Barıner'i kaçırmak için devreye girmişti. Ancak bu kirli operasyon başarılamadı ve Altaylı Antalya'da saklandığı köyde yakalandı.
Kaçırılacağı iddia edilen Barıner, özellikle Sarraf davası nedeniyle önemliydi çünkü MİT'teyken İran Masası'na bakıyordu. Peki, Türkiye kamuoyunda "milliyetçi" kimliğiyle bilinen Altaylı'nın bu operasyonda ne işi vardı? Bu konuyu Sabah'ta "CIA, MİT, FETÖ üçgeninde kilit isim" (https://www.sabah.com.tr/ yazarlar/ ovur/2017/08/26/ cia-mit-ve-feto-ucgeninde- kilit-isim) başlığıyla yazmış ve birkaç yazıyla devam etmiştim. Hatta Altaylı'nın CIA ve FETÖ ile ilişkilerine değinen bir "Sır Mektup"tan söz etmiştim. (https://www.sabah.com.tr/ yazarlar/ovur/2017/09/07/altayli-ile-ilgili- sir-mektup-1)
Ancak Altaylı, polis ve savcılık ifadelerinde FETÖ elebaşıyla ilişkisi olmadığını, FETÖ'cü Mustafa Özcan'la damadı nedeniyle tanıştığını söylemekle yetinmiş hatta sorulmadığı halde FETÖ elebaşı Gülen'in ABD'den gönderilmesi konusunda ABD'lilerle irtibat kurduğunu söylemişti.
Oysa yukarıda sözünü ettiğim "Sır Mektup'ta onu tanıyan arkadaşı ilişkinin geçmişe uzandığını aynen şöyle yazıyordu: "Bana örtülü tekliflerde bulundu. 'TSK içinde bilgilere ihtiyacımız var' dedi. Bunları geri çevirdim ama 2004'te bir talebini yerine getirdim ve maddi olarak da ödüllendirildim.
Enver Bey'le en son iki yıl önce yaptığımız konuşmada hocanın bu ülkeyi kurtaracağını söyledi."
Şimdi gelin, Altaylı'nın kendi kaleminden çıkan ve FETÖ elebaşı Gülen'e yazdığı yeni bir "Sır Mektup"tan söz edelim. Mektup, "Muhterem Efendim" diye başlıyor ve övgüler dizdikten sonra sözü kendisine getirip şöyle diyor:
"Lütfen beni bir öğrenciniz, bir muhibbiniz, bir küçük kardeşiniz kabul etmeniz bana hediyelerin en büyüğüdür. Hizmet kervanınızda benim de payım olursa bu da Rabbimin bana büyük bir lütfu olacaktır."
Tabii mektupta sadece övgüler ve kendi tanıtımı yok. FETÖ'nün kirli akılları nasıl bir araya getirdiğinin ipuçlarını verecek analizler ve o analizlerle ilgili kişiler de var. Altaylı, MİT'te görev yaptığı 60'lardan başlayıp, Komünizmden, Fuat Doğu'dan, Rusya'nın içimize uzanan kollarından, 12 Mart 71 darbe teşebbüsünden, Madanoğlu'ndan, Memduh Tağmaç'tan, Sadi Koçaş'tan, Mesut Yılmaz'dan, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'dan, Ergenekon'dan tutuklandıktan sonra yaşamını yitiren MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu'ndan, Doğu Perinçek'ten, hatta eski büyükelçi Volkan Vural ve eski gazeteci Tuncay Özkan'dan bile söz ediyor. FETÖ'ye hayran eski bir MİT mensubunun yazdıkları ibretle okunacak nitelikte. Devam edeceğiz.