Babacan ve rüzgâra kapılanlar
Siyasette, toplumsal kesimler hatta ideolojiler açısından bir boşluk olmadığı çok açık. Meclis'te Saadet Partisi'nden marjinal sola kadar neredeyse her kesimin bir veya iki temsilcisi var.
Meclise girmeyen ama her seçime katılarak seslerini duyuran çok sayıda eski ve yeni parti de varlığını sürdürüyor.
Bu tabloya şunu da eklemek gerekiyor. Türkiye, son dönemde çok sayıda arka arkaya seçim yaptığı için artık seçim falan istemiyor. Bu yüzden yerel seçimlerden sonra gelen 4 yıllık seçimsiz döneme, rahat nefes alacağı ve sorunların çözüleceği bir dönem olarak bakıyor.
Ama ne yazık ki öyle olmayacak görünmüyor. Çünkü içeride yeni sistemin kurumsallaşmasından, ekonomiye, hukuktan, eğitime birçok alanda önemli adımlar atılmasına karşı ciddi bir direnç var ve muhalefet destek vermiyor.
Aynı şey dış sorunlar için de geçerli. Türkiye, S-400'den, Doğa Akdeniz kuşatmasına, Suriye meselesinden AB'yle ilişkilere kadar bir dizi devasa sorunla uğraşıyor. Hatta bölge ülkeleriyle yoğun görüşme trafiğinin sürdüğü Fırat'ın doğusu ve İdlip sorunu kapıda bekliyor. TSK da harekete geçmiş durumda.
Tam bu noktada siyasetin gündeminde bu sorunlar değil, sistem tartışması ve yeni partiler var.