CHP ve Sarraf davası
Başbakan Binali Yıldırım'ın ABD ziyareti, Türkiye ABD ilişkilerinin en kritik döneminde gerçekleşiyor. İki ülke arasında giderek derinleşen bir dizi sorun var. Bir süredir Türkiye ile ABD arasında derin bir...
Başbakan Binali Yıldırım'ın ABD ziyareti, Türkiye ABD ilişkilerinin en kritik döneminde gerçekleşiyor. İki ülke arasında giderek derinleşen bir dizi sorun var. Bir süredir Türkiye ile ABD arasında derin bir çıkar çatışması yaşanıyor. Bu, FETÖ ve PKK'ya ABD'nin arka çıkmasıyla daha da netleşti.
Rıza Sarraf ve korumalar davası, vize meselesi bu farklılaşmada silah olarak kullanılan siyasi argümanlar. Şimdi bütün bu gerilim noktalarına "bölgeyi derinden etkileyecek" Suudi Arabistan'daki "Prens Darbesi" ve bölge dizaynı da eklendi.
Bu fotoğrafa bakınca Başbakan Yıldırım'ın, öncelikli konusu hiç şüphesiz bölgesel ve siyasi sorunlar. Ama ilginçtir Türkiye'nin ana muhalefet partisi CHP, bütün bu sorunları bir yana bırakıp, Rıza Sarraf davasını ön plana çıkartıyor.
Tabii sadece CHP değil, muhalefet etmeyi AK Parti düşmanlığına dönüştüren, sol kesimden FETÖ'cülere kadar hepsi de aynı şeyi yapıyor. Şu deniyor: "Amaç, büyük duruşma günü 27 Kasım'dan önce itirafçı olacağı söylenen Rıza Sarraf ve Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın konuşmasını önlemek."
Bu yaklaşımın mucidi ve sahibi de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. O da başından beri meseleye "yolsuzluk" üzerinden bakıyor: "Sen Türkiye Cumhuriyeti'nin yargısına güvenmiyor, dokunulmazlığını kaldırmıyorsun orada gidip yargılanmıyorsun. ABD yargısı seni yargılıyor. Önümüzdeki günlerde göreceğiz büyük bir ihtimalle bütün pislikler ortaya çıkacak."
İnanılır gibi değil, CHP gibi bu ülkenin önemli bir partisinin genel başkanı, ABD'de görülecek bu davayı bir "yolsuzluk davası" olarak takdim ediyor. Açık açık algı operasyonu yapıyor. Oysa bu dava, siyasi bir dava ve FETÖ'nün iplerini elinde tutan ABD derin aklının Türkiye'yi sıkıştırma operasyonu. Yolsuzlukla alakası yok. Yasadışı dinlemelerle elde ettikleri belge ve bilgileri ABD'lilere veren de FETÖ'cüler. Tıpkı CHP'ye verdikleri gibi...