Diyarbakır 'hayır' diyorsa
Cizre'de 4 Eylül'den bu yana sokağa çıkma yasağı var. PKK 90'lardaki aklıyla Cizre ve benzeri birkaç yeri, Rojava'daki gibi Kanton ya da sol terminolojiyle "kurtarılmış bölge" ilan edip, silah gücüyle elinde tutmaya...
Cizre'de 4 Eylül'den bu yana sokağa çıkma yasağı var. PKK 90'lardaki aklıyla Cizre ve benzeri birkaç yeri, Rojava'daki gibi Kanton ya da sol terminolojiyle "kurtarılmış bölge" ilan edip, silah gücüyle elinde tutmaya çalışıyor. Bunu da halkın arkasına sığınarak yapıyor.
Sokağa çıkma yasağının uzamasının nedeni bu. Dünyada da örneği var. ABD yönetiminin Baltimore'da uyguladığı gibi. Oysa Cizre'de çok daha tehlikeli bir oyun oynanıyor. O tehlikeli oyunun aktörleri de bunu saklamıyor. Cizre Belediye Başkanı Leyla İmret açık açık söylüyor: "Barış olacaksa Cizre'den başlayacaktır ve savaş da olacaksa o da Cizre'den başlayacaktır. Türkiye'de bir iç savaş yürüttüğümüzü söyleyebiliriz."
Günlerdir, bu tehlikeli oyunun işaret fişeğini ateşleyen küresel güçlerin medya organları da birbiri ardına Cizre'den yükselen bu "iç savaş" çağrılarını haber yapıp, kara bir tablo çiziyor. Açıkçası Cizre'de Türkiye'yi Suriyeleştirmek projesinin provası yapılıyor. Bu yüzden Cizre'de sıradan bir mücadele yürütülmüyor.
Türkiye, bir "vekalet" savaşıyla karşı karşıya. Ama PKK ve onun bölgesel ve küresel akıl hocalarının hesaba katmadığı bir şey var: Bu savaşı kazanamayacaklar çünkü buna ne Türkiye izin verir ne de Kürt halkı.
Benzer şeyler art arda Yüksekova, Silvan ve Varto gibi ilçelerde de denendi ama tutmadı. Çünkü çözüm sürecinin yüzde 90 arkasında duran Kürt halkı, demokrasi içinde siyasetle sorunlarının çözüleceğini yaşayarak gördü. Hâlâ devam eden baskıya ve terör tehdidine rağmen Kürtler bundan vazgeçmedi.