Hollanda’yı ‘düşün’düren Denk Parti
Hollanda seçimleri, AB ülkelerindeki siyasi parçalanmışlığı açıkça ortaya koyuyor. Bu tabloda yeni ve tehlikeli olan ise, ırkçı, faşist ve yabancı düşmanı siyasi partilerin merkez siyaseti...
Hollanda seçimleri, AB ülkelerindeki siyasi parçalanmışlığı açıkça ortaya koyuyor. Bu tabloda yeni ve tehlikeli olan ise, ırkçı, faşist ve yabancı düşmanı siyasi partilerin merkez siyaseti etkileyecek noktaya gelmesi. Bunu en somut biçimde Hollanda'nın en büyük iki partisi, liberal sağ VVD ile sosyal demokrat İşçi Partisi'nin değişiminde görüyoruz.
Liberal sağ VVD'nin lideri Başbakan Mark Rutte... İşçi Partisi'ni de Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri ve yaşadığımız Hollanda krizinin oluşturucularından ve Müslüman kimliği ile öne çıkartılan Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Aboutalep'ten biliyoruz. Bir de bu partinin Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'na "hayır kampanyası" yaptırmasından.
İki parti de, "yabancıları" daha doğrusu Müslümanları ve Türkleri ötekileştiren siyasi bir yaklaşıma sahip. AB'yi faşizmle yan yana getiren asıl tehlike de bu. Merkezdeki liberal sağ ve sol partiler yeni siyaset geliştirmek yerine ırkçı faşist Geert Wilders'le ötekileştirme de yarışıyor.
Ancak, bu gidişata karşı çıkıp itiraz edenler de var. Onlardan biri de iki yıl önce ırkçı ve İslam karşıtı söyleme sesini çıkarmayan ve bizdeki gibi alternatif siyaset üretemeyen sosyal demokratlardan ayrılan Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk. Hollandalı bu iki Türk, Faslılarla birlikte İşçi Partisi'nden ayrılarak "Denk" isminde yeni bir parti kurdu. Sloganı da şu: "Hollanda tekrar hepimizin."