Kanadoğlu ve Kolombiya Büyükelçiliği’nde ne oldu?
Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür'ün bugünkü (29.03.2022)''Kanadoğlu ve Kolombiya Büyükelçiliği’nde ne oldu?'' başlıklı yazısı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, öğretmeninden çiftçisine neredeyse hakaret etmediği toplumsal kesim kalmadı. En çok da devletin işleyişini zehirlemek için bürokratları diline doladı. Askere, polise demediğini bırakmadı. Bekçiler bile öfkesinden kurtulamadı.
Bir süredir de ısrarla uyuşturucuyla mücadeleyi itibarsızlaştırmak için her şeyi yapıyor.
En son şöyle dedi:
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti hapishanelerinde bir tane uyuşturucu baronu var mı? Neden hapse girmez? Çünkü siyasetçiyi parayla satın alırlar."
Anlayana İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun cevabı çok netti:
"Bir taraftan zehir tacirlerine yönelik mücadele sürdürürken, bir taraftan da Kılıçdaroğlu'nun patolojik mitomani hastalığı ile uğraşıyoruz. Haram, yalan, tükeniş, unutkanlık..."
Aslında bu sadece siyasi bir atışma değildi, arkasında tıpkı kurda olduğu gibi mafya ve uyuşturucu üzerinden yürütülen sinsi bir operasyon vardı.
Doğrusu bu kampanyanın başını bazı devletlerin, bizzat uyuşturucu kaçakçılığından beslenen PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin ve mafya babalarının çekmesi şaşırtıcı değildi. Şaşırtıcı olan ve insanı dehşete düşüren bu kirli kampanyada CHP'li aktörlerin ve fondaş medyanın da rol almasıydı. Sadece Kılıçdaroğlu da değil Engin Özkoç gibi çok sayıda CHP'li siyasi aktör, uyuşturucu üzerinden onlarca yalanı siyaset malzemesi yapıp hükümeti suçluyordu.
Bu açıdan geçen yılın son aylarında ortaya atılan bir uyuşturucu iddiası ibret vericiydi
İlk bilgiyi de Kolombiya Ulusal Polis Teşkilatı Narkotik Birimi sorumlusu, 9 Haziran 2020 tarihinde bir tweet'le vermişti:
"Kolombiya'nın Buenaventura Limanı'nda Türkiye'ye gönderilecek konteynerler içinde 4 ton 928 kilogram kokain ele geçirildi."