Ne yapmalı?
Terör bu kez de Kayseri'de canımızı acıttı. Çarşı iznine çıkan askerlere yönelik canlı bomba saldırısıyla 14 askerimiz şehit olurken, çok sayıda da yaralı var.Bu saldırılar...
Terör bu kez de Kayseri'de canımızı acıttı. Çarşı iznine çıkan askerlere yönelik canlı bomba saldırısıyla 14 askerimiz şehit olurken, çok sayıda da yaralı var.
Bu saldırılar tesadüf değil. Görünen o ki, Donald Trump'ın göreve geleceği 20 Ocak'a hatta önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumuna kadar terör tehdidini sürdürecekler. İçerideki müesses nizam geriletilse de dünyadaki küresel nizam Türkiye'den yükselen itirazdan rahatsız.
Bu yüzden Türkiye'yi son birkaç yılda farklı kuşatmalarla teslim almak istediler.
15 Temmuz işgal hareketi bu çabanın en kanlı ürünüydü. Niye yaptıkları da gizli saklı değil. Ortadoğu'yu yeniden bölüşürken tek engel gördükleri ve itiraz eden Türkiye'yi susturmak...
Ne yaptıklarının hep birlikte tanığıyız. Dünyanın en tehlikeli üç terör örgütü, PKK, DEAŞ, FETÖ, biri bırakınca öteki veya aynı anda üç�� birden Türkiye'ye saldırtılıyor.
Bu tesadüf olabilir mi? Ya da bütün bunları güvenlikçi siyasete veya iktidarın yanlışlarına bağlamak insafla bağdaşır mı?
Buna DHKP-C'nin de aralarında olduğu irili ufaklı diğer terör örgütlerini de ekleyebiliriz.
Bu gerçeği Türkiye toplumu, artık geçmişle kıyaslanmayacak kadar net ve açık görüyor. Aslında HDP ve birkaç küçük parti hariç bütün siyasi partiler de görüyor. O zaman bunun gereği yapılmalı.
İç siyasette partilerin farklı düşünmesinden daha doğal bir şey yok. Ancak o farklılıklar, terörle ortak mücadeleye engel olmamalı. Ülkenin buna ihtiyacı var.
Nasıl ülkeyi işgal etmek, parçalamak isteyen küresel güçler ve onların vekalet verdiği terör örgütleri ortak hareket ediyorlarsa, biz de ortak hareket etmeliyiz. Buna mecburuz da...
Sadece bir dakika şu tabloyu bir düşünün... "Solcu" PKK, düne kadar emperyalist dedikleri ABD'ye hizmet ediyor. ABD onlara silah indiriyor.
"Dindar" FETÖ'nün durumu da aynı. 15 Temmuz kanlı darbe girişimini yaptığı açık seçik