Selahaddin Eyyubi'den Erdoğan'a
Suriye'de yolun sonu görünüyor. Son 5 yıldır dünya, 300 bini aşkın insanı katleden, milyonları mülteci durumuna düşüren bir diktatörün zalimliklerini izliyor ve kıyılara vuran çocuk bedenlerin...
Suriye'de yolun sonu görünüyor. Son 5 yıldır dünya, 300 bini aşkın insanı katleden, milyonları mülteci durumuna düşüren bir diktatörün zalimliklerini izliyor ve kıyılara vuran çocuk bedenlerin utancını taşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Aylan Kurdi için söylediği gibi o coğrafyada boğulan ve boğazlanan insanlığımızdı...
Peki, bu nereye kadar sürecekti?
Birileri üzülse de Türkiye'siz çözüm olmayacağı çok açık. ABD, Rusya, Suudi Arabistan, sonradan İran'ın da katıldığı görüşmelerle bu insanlık ayıbı er veya geç bir sonuca ulaşacak.
Ama asıl önemli olan o coğrafyanın kaderi... Ne yazık ki, sadece bugün değil, yüz yıl önce hatta 1000 yıl önce bile bu coğrafyada büyük oyunlar oynandı.
Hem Suriye'de olup bitenleri, hem de bölgedeki değişimleri izlemek ve anlamak için bir süredir bölgeyle ilgili kitaplar okuyorum. Onlardan biri de Selahaddin Eyyubi'yle ilgili... Onu biraz da "Bu topraklardan bir daha Selahaddin Eyyubi çıkmasın diye uğraşanlara"inat öne alıp okumaya başladım. Doktorasını Oxford Üniversitesi'nde yapan Abdul Rahman Azzam'ın Selahaddin Eyyubi kitabını okurken, sanki 1000 yıl önce değil, bugün anlatılıyordu.
Bir anlamda tarihsel deja vu gibi... Bir yanda Haçlı saldırıları, öte yanda iç iktidar savaşları... Bir yanda "Sünni Uyanış"tan söz ediliyor, öte yanda Şii-İsmaili kuşatmasından...