Yakışmadı Kemal Bey
CHP'nin 35'inci kurultayındayım. Salon düzenli ve kalabalık... Etrafı süsleyen afişler, sloganlar dikkat çekici... Ama kalabalıkta heyecan yok. Zaman zaman atılan o çok bilinen"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganı da kimseyi...
CHP'nin 35'inci kurultayındayım. Salon düzenli ve kalabalık... Etrafı süsleyen afişler, sloganlar dikkat çekici... Ama kalabalıkta heyecan yok. Zaman zaman atılan o çok bilinen"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganı da kimseyi heyecanlandırmıyor.
Tek yenilik ise Obama ve Madonna'nın kullandığı "ışık" gösterisi.
O sahne gösterisi bana Deniz Baykal'ın Riky Martinvari çıktığı kurultayı hatırlattı. Bir de o kurultay sonrası Baykal'ın Meclis dışı kalmasını...
Doğrusu son 30 yıldır CHP'nin bütün kurultaylarını izleyen biri olarak ilk kez "Rekabet" ve"siyasal beklenti" açısından sönük bir kurultay gördüm.
1 Kasım sonrası CHP'nin yüzde 25'te takılıp kalması Muharrem İnce, Umut Oran veMustafa Balbay gibi siyasi aktörleri umutlandırmıştı ama öyle olmadığı kısa sürede anlaşıldı. Çünkü artık "CHP bir Kılıçdaroğlu partisi" olmuştu.
Ona, alternatif çıkanlar da ortaya yeni bir siyasi perspektif koyamadıkları için 128 imza bile toplayamamışlardı. Zaten salona girişleri bile fark edilmedi. CHP genetiğinin bir sonucudur sanıyorum, başa gelen bir süre sonra Baykal'da olduğu gibi "tek adam"a dönüşüyor.
Bu yüzden bu kurultay 6 yıl önce göreve gelen Kılıçdaroğlu'nun en rahat kurultayıydı. Salonu dolduran 10 bini aşkın delege ve partilinin de "yeni bir siyaset beklentisi" yoktu ve tek hedefleri de Parti Meclisi'ne tanıdık birini sokabilmekti.
CHP tabanının ruh hali böyle... Ama bizim yine de gözümüz, kulağımız CHP Genel BaşkanıKemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasındaydı.
Acaba yeni bir şey söyler mi?
Kürsüye çıktı ve salı günkü grup toplantılarını aşmayan, hatta tekrar eden bir konuşma yaptı. Baştan sona, bildik ve sıradan bir konuşma... Salonun içinde dolaşırken rastladığım ve siyaset kaygısı taşıyan eski yeni CHP'lilerle konuştum. Birçoğu kaygılıydı. Tecrübeli bir CHP'li şöyle diyordu:
"Yeni yol gösterici hiçbir şey yok. Yine nefessiz kaldık"
Kılıçdaroğlu, kürsüde ağırlıkla 93 yıllık partinin yanlış anlaşılmasından yakınıp durdu. Siyaset üretmesi gereken kurultayda, uzun uzun CHP'ye yöneltilen eleştirilere cevap verdi. Onun üzerinden kendisini anlatmaya çalıştı.
Ve işi ilginç bir noktaya taşıdı:
"Vatandaşlarıma sesleniyorum. CHP'yle ilgili ne şikayetleriniz varsa bizzat beni arayın, bana yazın. Sizin her sorunuza cevap vereceğim..."
Sık sık bunu dile getirmesi hayra alamet değildi. Acaba yakında CHP Genel Merkezi'nde yeni bir hat, "Alo... Kemal Bey..." hattı mı açılacaktı. Bakalım bu yöntemle halk CHP'yi anlayacak mı? Onu da bir dahaki kurultayda göreceğiz.
Aslında Kılıçdaroğlu, niçin halkı kazanamadığının cevabını da yüzde 52 oy alan cumhurbaşkanına yönelik düzeysiz konuşmasıyla verdi. Dinlerken, ülkemizde siyaset düzeyinin bu kadar aşağı çekilmesine üzüldüm. Bu düzeysiz siyaset dili CHP gibi köklü bir parti başkanının ağzından dökülmemeliydi. Kılıçdaroğlu bunu hep yapıyor. Bir yandan kutuplaşmadan şikayet ediyor öte yandan kitlesini kutuplaştıracak bir söylem tutturuyor. Olmadı Kemal Bey...