Yavaş da İmamoğlu da kararlı
Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür'ün bugünkü (15.04.2022)''Yavaş da İmamoğlu da kararlı'' başlıklı yazısı.
Neredeyse iki yıldır, "6'lı 28 Şubat İttifakı'nın adayı kim olacak?" meselesi tartışılıyor. İttifakı oluşturan partilerden hiçbirinin genel başkanı tek başına topluma umut veremediği için bu iş uzatıldıkça uzatılıyor. Kimse de bundan rahatsız değil. Böyle gündem olmak maliyetsiz.
Şimdi bu yarış bir süre de "Ben sadece işimi yaparım, siyasetle işim olmaz" diyen Mansur Yavaş üzerinden yürüyecek. Öteki, yani İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Her CHP'linin adayı doğal olarak genel başkandır" deyip bildiğini okumaya devam ediyor ve kibriyle, terbiye sınırlarını zorlayan çıkışlarıyla zaten gündemden inmiyor.
Ama şu bir gerçek, belediye başkanları dahil hiçbiri tek başına topluma "umut" vermiyor. Öyle olsa, kimseyi dinlemez, meydanlara çıkar ve "lider" olurlardı... Dışarıdan HDP ve İP desteği olmasa esamileri bile okunmaz.
Siyasete ilişkin ne düşündükleri bilinmediği gibi arkalarında da güven duyulacak bir siyasi birikim ve başarı da yok. Ama adı geçen herkes de Türkiye'ye "Başkan" olmak istiyor.
Bu yüzden işler hep kapalı kapılar arkasında veya foncu medya üzerinden yürüyor.
Hem de müthiş bir kavgayla... Kavgada olmayan da yok. Sadece CHP eksenli Kemalciler-Ekremciler ve Mansurcular kavgası yok, aynı zamanda Meralciler- Mansurcular kavgası da var.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Yavaş ismini ortaya atarak kendisi açısından başarılı bir siyasi hamle yaptı ama işin arka planı sadece Özdağ'ın hanesine yazılacak hamleden ibaret değil. Arka planında ciddi bir siyaset mühendisliği var ve ABD eksenli bazı tiplerden, sürekli görevden alınarak itibarsızlaştırılan Yavuz Ağıralioğlu'na, attığı tweet'le birilerini ürkütmek isteyen yüzde 0.17'lik Gültekin Uysal'a kadar uzanıyor. Özellikle Ağıralioğlu ve Uysal'ın 6'lı masa içinde Yavaş'a destek verilmesi için uğraştıkları söyleniyor.