Adalet meltemleri
“Adalet” deyince mahkemeler, hâkimler akla gelir. Buralar adalet yolunun son duraklarıdırlar. Asıl olan adalet sancağını önce gönüllere dikip oralarda dalgalandırmalı. Şu anda dünyada yaşayan her insan bu...
“Adalet” deyince mahkemeler, hâkimler akla gelir.
Buralar adalet yolunun son duraklarıdırlar.
Asıl olan adalet sancağını önce gönüllere dikip oralarda dalgalandırmalı.
Şu anda dünyada yaşayan her insan bu adalet sancağını önce gönlünde dalgalandırırsa, evlerimizde, camilerimizde, okullarımızda, sokaklarımızda, pazar yerlerimizde, saraylarımızda, gecekondularımızda, özetle insanın olduğu her yerde gül kokulu seher yelleri gibi, serinlik ve bereket saçan poyraz rüzgarları gibi adalet sancağının dalgalarından adalet, insaf, merhamet, muhabbet rüzgarları dindirir her türlü terörü, tecavüzü, soygunu, sömürüyü, hırsızlığı, arsızlığı.
Bir ismi de “Adl” olan Allah celle celalühe iman eden her Mü’min, Allah’ın adalet bayrağını yalnız gönlünde dalgalandırarak kendini serinletmez.
O dalgalanmalardan meydana gelen rüzgâr aileyi, mahalleyi, şehri, ülkeyi hoş eder.
Gücü oranında tüm insanlığı kuşatır.
Mecnun, leylasına âşık ama “Aşk” kelimesini hiç kullanmamış.
O yalnız sevmiş, hem de iliklerine kadar.
Onu konuşturan, gizli aşkını dillendiren bir Fuzuli şair, onun ağzından “Aşk” kelimesini çıkarıyor.
Ben, 1960’tan bu tarafını biraz bilirim.
“Demokrasi” diye bir şey varmış, herkes onu aramaya o günden beri devam ediyor. “Demokrat Parti”yi demokrasi adına devirdiler. Daha sonra kurulan ve muhalefette kalan her parti “Demokrasi” istedi durdu.
Bugün de demokrasi isteme işi devam ediyor. Adalet de öyle olmasın.
Başkalarından bir şey istemek için o istediğimizi bizim gönülden isteyip yapmamız gerekir.