Son olaylar hakkında
Sıla-i rahim yapmaktayım. Merhum babamın, annemin arkadaşlarını ziyaret etmekteyim. Ağabeylerimi, ablamı, hala, teyze, dayı, amca çocuklarının hal ve hatırlarını sorarak hem kendi gönlümü hem onların...
Sıla-i rahim yapmaktayım. Merhum babamın, annemin arkadaşlarını ziyaret etmekteyim. Ağabeylerimi, ablamı, hala, teyze, dayı, amca çocuklarının hal ve hatırlarını sorarak hem kendi gönlümü hem onların gönlünü hoş etmeye çalışmaktayım.
Karadağ’dan esen poyraz rüzgârına kaptırıyorum ciğerlerimi, derken Toroslardan gelen çam kokulu lodos rüzgârı beni benden alıp götürüyor sağlığın, afiyetin, huzurun, sükûnetin diyarına.
Radyo yok, televizyon yok, rutubetsiz kuru bir hava her yerde çok.
Hava gibi, su gibi gönül açıcı dostlar var.
Akşamları dost ve arkadaşlarla sohbette sordular: “Son günlerde olanlara ne diyorsun?
“Bir şey demiyorum” diye cevap veriyorum.
İçinizde özel ve sağlam bilgi sahibi olan var mı? Yok. Öyle ise ayete uyalım:
“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi ondan, (yaptığından) sorumludur.” (İsra süresi ayet 17/36) ve işi ehline bırakalım.
Ama şu beş yıl içinde meydana gelen olayların somut halleri bizim yıllardır anlatmakta zorluk çektiğimiz ayetleri, bütün halkımız görerek anladı.
Rabbimiz buyurur:
“De ki: “Ey mülkün sahibi Allah’ım, sen mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de mülkü çekip alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Sen her şeye kadirsin.”
“Sen geceyi gündüze katarsın, gündüzü geceye katarsın ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine hesapsız rızık verirsin.” (Al-i İmran süresi ayet 3/26-27)
Bu ayeti hoca efendi anlattığında zenginimizin biri içinden “Bu zenginliğim bana babamdan kaldı. Torunumun da hayatı garantili” diye içinden geçirirdi.
Hoca efendi bu ayeti açıklarken “Nice peygamberlerin başı kesildi, yerinden yurdundan edildi, nice krallar köle oldu, Firavunlar denizde boğuldu, Nemrutlar toprağa gark oldu” dese, olay geçmişte olduğu için tınmazlardı.